menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

AYM’nin 3095 Sayılı Kanun Kararı ve Sessiz Servet Transferinin Sonu

15 1
previous day

3095 sayılı Kanun’un 1. maddesinin, sözleşmeden doğmayan borçlar yönünden iptali, hukuk dünyamızda yalnızca teknik bir "faiz oranı" tartışması değildir. Bu karar, yüksek enflasyon koşullarında alacaklının sessizce yoksullaştırılmasına ve mülkiyet hakkının içinin boşaltılmasına "dur" diyen tarihi bir dönemeçtir.

Türkiye’de uzun yıllardır "yasal faiz oranı" dediğimiz kavram, hukukun kendi iç mantığıyla değil, ekonominin çıplak gerçekleriyle imtihan ediliyor. Kâğıt üzerinde yüzde 9 veya yüzde 24 diye yazan oranların; yıllık yüzde 60’lara, yüzde 80’lere ulaşan enflasyon karşısında neyi koruduğu, kimi koruduğu ve kimi "görünmez biçimde" zarara uğrattığı sorusu, artık bir adalet krizine dönüşmüş durumdadır.

Anayasa Mahkemesi’nin 22.07.2025 tarihli ve E. 2024/24, K. 2025/164 sayılı kararı işte bu krizin tespiti niteliğindedir. Mahkeme, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 1. maddesini sözleşmeden kaynaklanmayan borç ilişkileri bakımından iptal ederek, yasal faizi sadece "keyfi belirlenmiş bir oran" olmaktan çıkarmış; mülkiyet hakkı ve etkili başvuru hakkının ihlali sonucu doğuran derin bir sorun olarak belirlemiştir.

Bu yazıda, kararın omurgasını, arka planındaki yapısal sorunu ve yasama organının önüne açılan yolu ele alacağız.

1. Negatif Reel Faiz: Alacaklıdan Borçluya Servet Transferi

3095 sayılı Kanun’un 1. maddesi, yıllarca sabit bir yasal faiz oranına dayalı işledi. Enflasyonun tek haneli seyrettiği dönemlerde bu sistem büyük bir adaletsizlik üretmiyordu. Ancak son yıllardaki tablo, hukukun statik kuralları ile ekonominin dinamik gerçekliği arasında şiddetli bir çelişki yarattı.

Rakamlar yalan söylemez: Yasal faiz oranı, Cumhurbaşkanı kararıyla artırılmış haliyle dahi yıllık $ seviyesinde kalırken, TÜİK verilerine göre yıllık enflasyonun bu oranın neredeyse iki katına yakın düzeyde seyretmesi, negatif reel faiz sorununa neden olmuştur. Bu tablo, aslında sessiz bir servet transferidir. Borçlunun, borcunu ödemeyerek parayı nemalandırması ve enflasyon karşısında borcunu reel olarak küçültmesi, borçluyu ödüllendiren, alacaklıyı ise cezalandıran bir sistem yaratmıştır. Anayasa Mahkemesi, bu durumun mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasında kurulması gereken "adil dengeyi" alacaklı aleyhine, ölçüsüz bir şekilde bozduğunu tespit etmiştir.

2.........

© Hukuki Haber