menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

CHEMTRAILS, STRATOSFERİK AEROSOL ENJEKSİYONU ve BULUT TOHUMLAMA

6 0
26.11.2025

Ülkemizde azalma eğilimi gösterdiği ifade edilen tarımsal verimliliğin, yağışların ve güneşli gün sayısının nedenleri üzerine bir süredir sosyal medya ağırlıklı yoğun tartışmalar yaşanıyor. Bu tartışmada dile getirilen savlardan bazıları bu durumu kimyasal izlere (chemtrails), stratosferik aerosol enjeksiyonuna (SAI) veya bulut tohumlamaya bağlayanlar.

Tartışmalarda zaman zaman bu üç kavramın karıştırıldığını, birbiri yerine kullanıldığını görüyoruz. Bu nedenle yazımıza chemtrails,[1] SAI ve bulut tohumlamanın ne anlama geldiği ve Dünyanın herhangi bir yerinde uygulanıp uygulanmadığı hususları ile başlayıp, daha sonra sırasıyla Türkiye’de uygulanıp uygulanmadıklarından, bulut tohumlamanın potansiyel sınıraşan etki/zararlarından ve bu konuda uluslararası bir düzenleme bulunup bulunmadığından bahsedeceğiz.

Yazıyı, Türk yetkililer ve Türk halkı tarafından konuyla ilgili alınması gerektiğini düşündüğümüz önlemleri sıralayarak bitireceğiz.

1. Chemtrails, SAI ve bulut tohumlama nedir?

Chemtrails: 1990’larda William Wallace tarafından teorileştirilmiştir.[2] İklim kontrolü, zihin kontrolü, nüfus planlaması, rızasız aşılama gibi çeşitli gizli amaçlarla yeryüzüne kimyasal madde ya da ilaç bırakıldığını iddia etmek üzere kullanılan bir terimdir.[3] Gökyüzünde görülen uzun beyaz izlerin bu yönteme ait olduğu iddia edilmektedir.[4]

Konuyla ilgili rastladığımız en kapsamlı araştırma 2016’da yapılmıştır: Kaliforniya Üniversitesi’nin 77 uzmanın katılımıyla yaptığı bir ankette, uzmanların ,7’si Chemtrails in gerçek olduğuna dair bir kanıta rastlamadıklarını ve kanıt olarak gösterilen verilerin, uçak izleriyle (“contrails”) ve atmosferik aerosollerle ilişkili iyi bilinen fizik ve kimya gibi diğer faktörlerle açıklanabileceğini söylemişlerdir.[5]

Chemtrails, hem amaçlarından biri olan iklim kontrolü, hem de salınım için hava araçlarının kullanılması yönüyle SAI ile benzer nitelik taşımaktadır. Ancak mevcut bilimsel araştırmaların sonuçları ve defaten açıklanan uzman görüşleri karşısında bir komplo teorisi olmaktan öteye gitmemektedir.

Dolayısıyla, Dünyanın herhangi bir yerinde uygulandığına dair bilgi bulunamamıştır.

SAI: Bir jeomühendislik yöntemidir. Temellerinin 1974 yılında SSCB uyruklu İklimbilimci Mikhail Budyko tarafından atıldığına inanılmaktadır.[6] Dünyayı serinletmek, küresel ısınmayı tersine çevirmek (azaltmak) veya durdurmak amacıyla stratosfere Güneş ışınlarını engelleyici kimyasal gazlar (özellikle sülfat partikülleri) salınması anlamına gelmektedir.[7]

Yöntemin iklim değişikliğinin çözümü değil yalnızca geçici bir önlem olabileceği, ayrıca kuraklık ve ekstrem hava durumlarına sebep olabileceği gibi iddialar, bilim çevrelerinde sıklıkla dile getirilmektedir.[8]

Açık kaynaklarda yöntemin bir öneri olmaktan ileri gittiğine, yani uygulandığına dair bilgi bulunamamıştır.

Bulut tohumlama (yapay yağış/yağmur): Yağmur veya kar yağması için bulutlara hava araçlarıyla veya yerden gümüş iyodür kristalleri veya diğer nemçeker materyaller enjekte edilmesi işlemidir.[9] 1940’larda gündeme giren yöntemin günümüzde kullanılan türü 1960'lı yıllardan itibaren ABD'de geliştirilmiştir.[10]

Küresel açık kaynaklardan edindiğimiz bilgilerden, ülke çapında uygulanmak yerine, ülkedeki yerel idarelerin nihai karar merci olmasına imkan verecek şekilde lokal uygulamaların yaygın olduğu anlaşılmaktadır.

50’nin üzerinde ülke tarafından uygulandığı rapor edilmiştir.[11]

Yunanistan 1984 yılından bu yana kullanmaktadır.[12] İran çok yakın zamanda uygulamıştır.[13] Uygulayan diğer ülkelere örnek olarak ÇHC, RF, Hindistan, Tayland, Avustralya, SA, İsrail, Pakistan ve özellikle BAE’yi verebiliriz.[14]

Yöntem su tükenmesi, erozyon, hava kirliliği ve jeopolitik çatışmalar gibi çeşitli olumsuz etkilerle ilişkilendirilmektedir.[15]

ABD Hükümet Sorumluluk Ofisi’ne göre yöntemin kanıtlanmış bir faydası bulunmadığı gibi, etkililiğine ilişkin mevcut ve güvenilir veri yoktur, bulut koşullarının tohumlamaya uygunluğu öngörülememektedir, ayrıca gümüş iyodürün (mevcut olandan) daha yaygın kullanımının kamu sağlığına ve çevreye etkileri belirsizdir.[16]

Nitekim modern bulut tohumlama yönteminin geliştiricisi ABD olmasına rağmen, ülkenin Florida, Montana, Tennessee Eyaletlerinde güneş jeomühendisliği[17] ve/veya bulut tohumlama yasaklanmış olup, diğer bazı Eyaletler de aynı yolda ilerlemektedir.[18]

2. Bu yöntemler ülkemizde uygulanıyor mu?

Chemtrails: Uygulandığına dair inandırıcı bir bilgi açık kaynaklarda bulunmamaktadır.

SAI: Türkiye'nin mevcut iklim ve hava durumu müdahale stratejilerinin bir parçası olduğuna veya bilinen ve kamuya açık bir şekilde uygulandığına dair bilgiye rastlanmamıştır.

Bulut Tohumlama: Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından, 1990'lı yıllarda İstanbul'da İSKİ tarafından uygulandığı, sonrasında Ankara ve İzmir'de denemeler yapıldığı belirtilmektedir.[19]1990’lı yıllardan bu yana çeşitli şehirlerde zaman zaman uygulandığını” belirten bir kaynak da bulunmaktadır.[20]

Bununla birlikte, açık kaynaklarda sistematik uygulamanın varlığını saptayamadık.

3. Bulut tohumlama uygulamaları başka ülkelere etki eder/zarar verir mi?

Yazımıza konu üç yöntem arasında Dünyanın çeşitli yerlerinde uygulama alanı bulduğu açık tek yöntem, bulut tohumlamadır.

Bir ülkenin herhangi bir yerinde uygulanan bulut tohumlama yönteminin başta komşu ülkeler olmak üzere o ülkeyle iklimsel bağlantısı bulunan ülkelerdeki potansiyel olumsuz etkilerine dair endişelerin bilimsel yayınlara yansıdığını, çeşitli haber platformlarında dile getirildiğini görüyoruz.[21] Ancak bu etkileri aydınlatan, tümünü sıralayan veya ölçen güvenilir bir araştırma tespit edemedik.

4. Bulut tohumlamanın potansiyel sınıraşan etkileri/zararları konusunda kabul edilmiş uluslararası anlaşma var mı?

Bulut tohumlamaya özgülenmiş bir uluslararası anlaşma bulunmamaktadır.

Konuya “daha yakın” addedilebilecek anlaşma, 1978’de yürürlüğe giren “Çevresel Modifikasyon Tekniklerinin Askeri veya Diğer Düşmanca Amaçlarla Kullanılmasının Yasaklanmasına İlişkin BM Konvansiyonu (ENMOD)’dur.

ENMOD ile Taraf Devletler, diğer herhangi bir Taraf Devlete karşı yıkım, zarar veya hasar aracı olarak yaygın, uzun süreli veya ciddi etkilere sahip çevre değişikliği tekniklerinin askeri veya diğer düşmanca kullanımına girişmemeyi taahhüt etmişlerdir. Ancak m. 5’in içeriği dikkate alındığında, bu taahhüte uymamanın Devletlerin egemen eşitliği temelinde uygulanabilecek ciddi bir yaptırımı bulunmamaktadır.........

© Hukuki Haber