Spor Hukuku Yazıları - III Futbolda İngiltere’nin IFR Modeli ve Türkiye
İngiltere’de Bağımsız Futbol Düzenleyicisi (IFR)
İngiliz futbolunda 2020’li yıllarda yaşanan finansal krizler, kulüp iflasları ve tartışmalı kulüp sahiplikleri neticesinde kapsamlı bir yönetim reformu ihtiyacı doğmuştur. Özellikle 2021 Taraftar Odaklı İnceleme Raporu’nun tavsiyeleri doğrultusunda, İngiltere hükümeti futbol kulüplerinin finansal sürdürülebilirliğini ve iyi yönetişimini sağlamak üzere bağımsız bir düzenleyici kurul oluşturma kararı almıştır. Bu kapsamda 2025 Futbol Yönetişim Yasası kabul edilerek Bağımsız Futbol Düzenleyicisi (Independent Football Regulator, IFR) resmen kurulmuş ve İngiliz futbolunda yeni bir dönemin kapısı aralanmıştır. IFR’nin temel misyonu, kulüplerin mali yapısını korumak ve güçlendirmek, finansal şeffaflığı tesis etmek ve futbolun köklü değerlerini (mirasını) muhafaza etmek olarak yasayla belirlenmiştir.
IFR, bağımsız bir kamu otoritesi olarak yapılandırılmıştır. Yönetim kurulunda lig veya kulüp temsilcileri bulunmamakta; bunun yerine hükümet tarafından atanan bağımsız üyeler ve bir başkan tarafından idare edilmektedir. Hükümet IFR’nin çalışmalarına doğrudan müdahale etmez; kurum, kendi belirlediği kurallar çerçevesinde özerk biçimde hareket eder. Finansmanı da denetlediği kulüplerden alınan bir düzenleyici ücret/aidat ile sağlanarak faaliyetleri için kaynak yaratır. IFR’nin düzenleme kapsamı, İngiliz futbolunun en üst beş ligindeki (Premier League’den National League’e kadar) toplam 116 profesyonel kulübü içermektedir. Bu sayede piramidin tepesinden tabanına kadar geniş bir yelpazede kulüp finansmanı ve yönetimi gözetim altına alınacaktır.
IFR’nin uygulamaya koyacağı iki ana araç dikkat çekmektedir: lisanslama rejimi ve güçlendirilmiş “Sahipler, Yöneticiler ve Üst Düzey Yöneticiler Testi”. Lisanslama sistemi, her kulübün IFR’den faaliyet izni (lisans) almasını gerektiren ve bu iznin devamını belirli şartlara uyuma bağlayan bir modeldir. Bu lisans çerçevesinde IFR; kulüplerin mali durumunu, kurumsal yönetim yapısını, taraftar katılım mekanizmalarını ve kulüp mirası olarak görülen değerlerin (örneğin kulüp adı, renkleri, tarihi stadyumu gibi unsurların) korunmasını yakından izleyecektir. IFR ayrıca liglerin ve federasyonun sporla ilgili diğer alanlardaki rolünü devralmaz; yalnızca finansal istikrar ve yönetişim konularında asgari standartları belirleyip uygulayarak, halihazırda liglerin yürüttüğü düzenlemeleri tamamlayıcı bir çerçeve oluşturur. Örneğin Premier League veya EFL, IFR’nin koyduğu asgari standartlarla çelişmemek kaydıyla ek finansal kurallar uygulamaya devam edebilecektir.
Owners & Directors Test’in Genişletilmesi
IFR’nin ilk ve en ses getiren girişimi, mevcut Owners & Directors Testini genişleterek Sahipler, Yönetim Kurulu Üyeleri ve Üst Düzey Yöneticiler Testi (ODSE) adıyla daha kapsamlı bir uygunluk denetimi getirmek olmuştur. Bu test, kulüpleri yöneten veya sahip olan kişilerin dürüstlük, bütünlük (integrity) ve finansal sağlamlık kriterlerine göre değerlendirilmesini öngörmektedir. İngiliz futbolunda yıllardır uygulanan “fit and proper person test” (uygun ve layık kişi testi) lig yönetimleri tarafından yürütülmekteydi; ancak geçmişte bazı “kötü niyetli veya ehil olmayan” sahiplerin (rogue owners) bu testleri aşarak kulüpleri finansal çöküntüye sürüklediği görüldü. Yeni düzenlemeyle IFR, bu uygunluk testini hem içerik hem de yaptırım boyutuyla güçlendirmektedir.
Yeni ODSE testi, kulüp sahibi olmak veya üst düzey yönetici pozisyonuna gelmek isteyen kişilerin geçmişini ve mali durumunu çok yönlü bir incelemeye tabi tutacaktır. Adayların sadece yerel değil uluslararası düzeydeki sabıka kayıtları, hukuki süreçleri ve itibarları da mercek altına alınacaktır. Bu kapsamda IFR, başvuran kişinin adının karıştığı yurtiçi ve yurtdışı davaları, soruşturmaları, hatta iddiaları dahi değerlendirme imkânına sahip olacak; gerekirse uluslararası kolluk kuvvetleri ve düzenleyici kurumlarla bilgi alışverişi yapacaktır. Ayrıca, bankacılık kayıtları ve finansal belgeler incelenerek kişinin servet kaynağının meşruluğu ve finansal kapasitesi doğrulanacaktır. Böylece, kulübü satın almak ya da yönetmek isteyen kişinin kaynağı belirsiz veya şüpheli fonlarla hareket etmesi önlenecek, yalnızca maddi olarak yeterli değil aynı zamanda temiz bir mali geçmişe sahip kişiler futbol ekosistemine dahil olabilecektir.
ODSE testinin etik uygunluk boyutu da büyük önem taşır. IFR, adayların geçmişte işlemiş oldukları suçlar veya karıştıkları skandallar bakımından bir değerlendirme yapacaktır. Özellikle dürüstlük ve ahlak dışı sayılan suçlar (örneğin yolsuzluk, dolandırıcılık, vergi kaçakçılığı gibi) ya da sporla ilişkili disiplin suçları (şike, doping organizasyonu vb.) açısından sabıkası olanlar, testte elenme riskiyle karşı karşıya kalacaktır. Aynı şekilde, futbol sektörünün saygınlığını zedeleyebilecek, kulüplerin itibarını sarsabilecek nitelikteki ciddi etik ihlaller de (örneğin insan hakları ihlalleriyle anılan bir geçmiş, organize suçlarla bağlantı gibi) uygunluk değerlendirmesinde negatif etki yaratacaktır. Kısacası IFR, kulüp sahiplerinin ve üst yöneticilerin sadece finansal açıdan değil ahlaki açıdan da belli bir standardın üzerinde olmasını şart koşmaktadır.
Bu yeni testin bir diğer kritik yönü, uluslararası yaptırım listeleri ve mali suç bağlantılarıyla ilgili getirdiği sınırlamalardır. Özellikle son dönemde yaşanan siyasi gelişmeler, yaptırım uygulanan ülkelerle bağlantılı iş insanlarının futbol kulüplerine yatırım yapması konusunu gündeme getirmiştir. IFR çerçevesinde belirlenecek kriterler, Birleşik Krallık yaptırım listelerinde bulunan kişi ve kurumların, ya da BM/AB gibi uluslararası yaptırımlara tabi aktörlerin İngiliz futbolunda mülkiyet edinmesini engellemeye yöneliktir. Örneğin, ciddi uluslararası yaptırımlara maruz kalmış bir ülkenin egemen servet fonu veya o ülkeyle ilintili oligarklar, yeni test kapsamında otomatik olarak elenebilecektir. Bu sayede, ileride bir kulüp sahibinin savaş, terör, insan hakları ihlalleri gibi sebeplerle yaptırım kapsamına alınması durumunda İngiliz futbolunun zarar görmesi engellenecektir. Geçmişte Chelsea kulübünün Rus sahibi örneğinde görüldüğü üzere, yaptırım uygulanan bir ismin kulüp üzerinde kontrol sahibi olması ciddi kaos yaratmış, hükümet müdahalesiyle satış gündeme gelmişti. IFR, bu tarz durumları proaktif biçimde önlemeyi amaçlayarak yaptırım riskini baştan bertaraf etmeyi hedeflemektedir.
ODSE testinin teknik altyapısı, halihazırda liglerde uygulanan “sahiplik testi” kriterlerini genişletmekle birlikte, ilk defa yasal bir zemine dayandırılması bakımından da yenidir. Önceden Premier League veya EFL gibi kuruluşların kural setleri içinde yer alan uygunluk kriterleri, IFR ile birlikte ulusal yasa ve düzenlemelerle desteklenen bir kurumsal mekanizma haline gelmiştir. IFR, kulüp lisansı vermeden önce yeni sahibi ya da yöneticileri onaylayacak; lisans aldıktan sonra da eğer mevcut sahip hakkında sonradan ciddi endişe verici bilgiler ortaya çıkarsa bu lisansı iptal etmeye veya sahiplikten men etmeye yetkili olacaktır. Bu, pratikte IFR’nin mevcut bir kulüp sahibini görevden aldırabilmesi veya kulübü elden çıkarmaya zorlayabilmesi anlamına gelir. Geçmişte lig yönetimleri en fazla tartışmalı sahibin kulübünü ligden ihraç etme kartını kullanabiliyordu ki bu da kulübün kendisine büyük zarar veriyordu. IFR’nin getirdiği yenilik, kulübü ligden atmadan, doğrudan sahibi hedef alan yaptırımlar uygulayabilmesidir. Örneğin, IFR bir kulüp sahibinin aranan dürüstlük/şeffaflık kriterlerini karşılamadığını tespit ederse, o kişiye kulübü belirli bir süre içinde satması talimatını verebilecek ve satış gerçekleşene kadar kulübün yönetimine bir kayyum/trustee atayabilecektir. Bu yetki, İngiliz futbol tarihinde ilk kez bağımsız bir otoriteye tanınmış olup “sorunlu” sahiplerin sistem dışına çıkarılmasında güçlü bir araç olarak görülmektedir.
IFR bünyesinde ODSE testi kapsamında uygulanabilecek yaptırımlar hiyerarşisi de oluşturulmuştur. Bir ihlal veya uygunsuzluk tespit edildiğinde IFR doğrudan en ağır cezaya başvurmak yerine kademeli ve orantılı bir yaptırım politikası izleyecektir. İlk aşamada uyarı ve kınama (public censure) gibi itibar zedeleyici fakat düzeltme şansı tanıyan adımlar gelebilir. Sorun devam ederse veya daha ağır bir durum söz konusuysa kulübe yüksek para cezaları verilebilecektir (belirlenen üst sınır kulübün yıllık cirosunun ’u düzeyindedir). Ayrıca IFR, kulüp yönetimine dışarıdan bir gözlemci veya geçici yönetici atanmasını dayatabilir; böylece kulüp idaresine profesyonel destek sağlanarak riskli kararların önüne geçilir. Nihai aşamada ise yukarıda değinildiği üzere sahibin kulüpten el çektirilmesi ve kulüp lisansının askıya alınması veya tamamen iptali gündeme gelebilir. Lisansı askıya alınan bir kulüp, gerekli düzeltmeleri yapana kadar lig müsabakalarına katılamama tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu uç senaryo, IFR’nin en son başvuracağı ağır bir yaptırımdır ancak caydırıcılığı yüksektir.
Özetle, İngiltere’nin hayata geçirmekte olduğu IFR modeli ve yeni Sahiplik Testi rejimi, kulüp sahiplik yapılarında tam bir finansal şeffaflık, yöneticilerde etik uygunluk ve uluslararası normlarla uyum sağlamayı amaçlamaktadır. Bu düzenlemeler, İngiliz futboluna dışarıdan gelecek yatırımcıların güvenilir ve meşru kaynaklara dayanan kişiler olmasını garantileyecek; kara para aklama, yolsuzluk, terörizmin finansmanı, yaptırım delme gibi riskleri asgariye indirecektir. IFR, bu hedeflere ulaşırken Birleşik Krallık’ın mevcut hukuk altyapısını da arkasına almaktadır. Nitekim Birleşik Krallık’ta yürürlükte olan 2002 tarihli Suç Gelirleri Yasası (Proceeds of Crime Act 2002) ve 2018 tarihli Yaptırımlar ve Kara Para Aklamayı Önleme Yasası (Sanctions and Anti-Money Laundering Act 2018), mali suçlar ve yaptırımlar konusunda sağlam hükümler içermektedir. IFR, sahiplik testini uygularken ve mali denetim yaparken bu yasalardaki mekanizmalardan faydalanabilecektir. Örneğin POCA 2002 uyarınca suç gelirleriyle edinilmiş mal varlıklarına el konulabilmekte ve kara para aklama fiilleri cezalandırılmaktadır; IFR, bir kulüp satın almak isteyen kişinin servetinin meşruiyetini sorgularken aslında POCA’ın öngördüğü suç gelirlerini men etme ilkesini futbol özelinde işletmiş olacaktır. Benzer şekilde, 2018 tarihli yaptırımlar yasası Birleşik Krallık’ın uluslararası yaptırımları iç hukukta uygulamasına imkân tanır; IFR de bu çerçevede, yaptırım listesinde olan ya da malvarlığı dondurma kararları bulunan şahısların futbol kulüplerine nüfuz etmesine engel olacaktır. Kısacası, IFR sistemi genel mali suç mevzuatı ile spor dünyası arasında köprü kurarak, bu alandaki yasal boşlukları doldurmayı ve etkin yaptırım risk yönetimini sağlamayı hedefler.
Uluslararası Bağlam
İngiltere’de başlatılan sahiplik reformu ve IFR modeli, aslında küresel ve bölgesel düzeydeki diğer spor yönetimi ve mali düzenleme çabalarıyla da uyumludur. Futbol kulüplerinin finansal ve yönetsel denetimine ilişkin prensipler bir süredir FIFA, UEFA ve Avrupa Birliği gibi üst kuruluşların normlarında yer almaktadır. IFR ve ODSE testi, bu uluslararası normların ulusal düzeyde somut ve daha ileri bir uygulaması şeklinde değerlendirilebilir. Bu bölümde FIFA’nın ve UEFA’nın ilgili düzenlemeleri ile AB mevzuatının getirdiği yükümlülükler ele alınarak, İngiltere’nin sahiplik reformu ile kesişim ve uyum noktaları ortaya konulacaktır.
Öncelikle, FIFA Kulüp Lisanslama Sistemi, dünya genelinde futbol kulüplerinin belirli asgari standartları karşılamasını amaçlayan temel bir çerçevedir. FIFA’nın üyelerine talimatı uyarınca her ülkenin futbol federasyonu (Türkiye’de TFF dahil) kendi ulusal kulüp lisans talimatlarını oluşturmuş ve uygulamaktadır. Kulüp lisanslama kriterleri; sportif, altyapısal, personel-idari, hukuki ve mali kategorilerde çeşitli şartlar içerir. Bu kriterler arasında kulüplerin mali tablolarının bağımsız denetimi, borçsuzluk (özellikle çalışanlara ve diğer kulüplere karşı vadesi geçmiş borç bulunmaması), asgari sermaye veya bütçe disiplini gibi unsurlar mevcuttur. Lisanslama sistemi her ne kadar doğrudan kulüp sahiplerinin kişisel uygunluğunu denetlemese de, “etik ve şeffaf kulüp yönetimi” felsefesini tabana yaymayı hedefler. Nitekim FIFA kulüp lisanslamasının amaç beyanında, üye kulüplerde dürüst, mali açıdan sorumlu ve şeffaf bir sahiplik ve yönetişim kültürünün teşvik edilmesi vurgulanmaktadır. İngiltere’nin IFR aracılığıyla getirdiği ODSE testi, işte bu kültürü bir adım öteye taşıyarak, kulüp sahiplerinin ve yöneticilerinin bizzat tek tek filtrelenmesini sağlamaktadır. Bu yönüyle IFR’nin yaklaşımı, FIFA lisans sisteminin amaçlarıyla paralel olup, onu güçlendirici bir ulusal uygulama sayılabilir.
Avrupa futbolunun yönetim organı UEFA da uzun yıllardır kulüplerin mali fair play ilkesine uygun hareket etmeleri için düzenlemeler getirmektedir. 2010’larda uygulanan Finansal Fair Play (FFP) düzenlemesi, kulüplerin “gelirinden fazla harcama yapmaması” prensibi üzerine kurulmuş ve belirli bir dönem içinde makul düzeyde mali zarar eden kulüplere yaptırımlar öngörmüştü. 2022 yılında UEFA, FFP’yi güncelleyerek Finansal Sürdürülebilirlik Regülasyonu (FSR) adıyla yeni bir çerçeve yürürlüğe soktu. FSR, kulüplerin mali istikrarını kalıcı olarak güvence altına almak için üç temel unsura odaklanmıştır: 1) Solvency (ödeme kabiliyeti) – kulüplerin kısa vadeli yükümlülüklerini yerine getirebilme ve negatif özkaynağa düşmeme şartı; 2) Stability (istikrar) – kulüplerin üç yıllık periyotlarda belirli bir toplam zarar limitini aşmaması; 3) Squad cost control (kadro maliyet kontrolü) – futbolcu maaşları ve transfer giderlerinin kulüp gelirlerinin belli bir oranını geçmemesi (kademeli olarak p sınırına çekilmektedir). Bu düzenlemeler, esasen kulüplerin borç batağına saplanmasını ve rekabeti bozan harcama çılgınlığını önlemeyi amaçlar. Finansal sürdürülebilirlik kuralları doğrudan “sahip” odaklı değil, “kulüp odaklı” olsa da, fiiliyatta kulüp sahiplerinin finansal sorumluluklarını disipline etmektedir. Zira bir kulübün harcama-limit ihlali yapmaması, denk bütçe tutturması veya sermaye artırması gerektiğinde, nihayetinde kulüp sahibinin bu kurallara uygun hareket etmesi ve gerektiğinde özkaynak katkısıyla kulübü desteklemesi beklenir. İngiltere’de IFR tarafından getirilen düzenlemeler, bu açıdan UEFA’nın çizdiği çerçeveyle tam uyum içindedir. Özellikle IFR’nin lisanslama kapsamında uygulayacağı denk bütçe ve sürdürülebilir harcama ilkeleri, UEFA........
© Hukuki Haber
