YABANCILAR HUKUKUNA İLİŞKİN PRATİK BİLGİLER-5 (Türk Kamu Düzenine Uygunluk, Yabancılık Unsuru İçeren Boşanma Davaları, 3 Nolu Roma Tüzüğü)
Yabancılar hukukuna ilişkin yazmayı planladığım serinin beşincisi olacak bu yazıda bir meslektaşımın sorduğu ve önemli olduğunu düşündüğüm bir soruyu yanıtlayacağım.
Yazıya başlarken tekrardan hatırlatmak isterim ki bu yazıların teorik bilgilerden ziyade pratik bilgiler içermesine çabalıyorum. Umuyorum ki bu seri, meslektaşlarıma ve ilgililere faydalı olacaktır.
Öncelikle yazıya meslektaşımın sorusuyla başlamak istiyorum. Soru iki İran vatandaşının boşanma davasında uygulanacak hukuka yani kanunlar ihtilafına ilişkindi:
İki İran vatandaşının boşanma davasında yerel mahkeme davayı Türk hukuku uygulayarak sonuçlandırmış ancak erkek taraf kararı istinaf etmiş. İstinaf mahkemesi “müşterek milli hukuk uygulanmalıdır” gerekçesiyle kararı kaldırmış. Meslektaşım da beni aradığında “İran hukuku Türk kamu düzenine aykırı olduğu için uygulanmamalı” şeklinde fikrini belirtip benim fikrimi sordu. Ben de fikrimi izah ettim. Bu yazıda da boşanma davalarında kanunlar ihtilafı hususunu ele almak istedim.
Öncelikle konuya ilişkin MÖHUK (5718 sayılı kanun) hükümleri şu şekildedir:
“Madde 2: (3) Uygulanacak yabancı hukukun kanunlar ihtilâfı kurallarının başka bir hukuku yetkili kılması, sadece kişinin hukuku ve aile hukukuna ilişkin ihtilâflarda dikkate alınır ve bu hukukun maddî hukuk hükümleri uygulanır.”
“Madde 5: – (1) Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde, Türk hukuku uygulanır.”
“Madde 14 (1) Boşanma ve ayrılık sebepleri ve hükümleri, eşlerin müşterek millî hukukuna tâbidir. Tarafların ayrı vatandaşlıkta olmaları hâlinde müşterek mutad mesken hukuku, bulunmadığı takdirde Türk hukuku uygulanır.
(2) Boşanmış eşler arasındaki nafaka talepleri hakkında birinci fıkra hükmü uygulanır. Bu hüküm ayrılık ve evlenmenin butlanı hâlinde de geçerlidir.
(3) Boşanmada velâyet ve velâyete ilişkin sorunlar da birinci fıkra hükmüne tâbidir.
(4) Geçici tedbir taleplerine Türk hukuku uygulanır.”
MÖHUK hükümlerine göre boşanmada eğer tarafların müşterek milli hukukları varsa bu hüküm uygulanır. Ancak somut durumda da ortaya çıktığı üzere burada uygulanacak her kuralın Türk kamu düzenine aykırılık hususu incelenmelidir.
Kamu düzenine aykırılık 29 Aralık 2010 tarihli ve 1259/2010 sayılı Boşanma ve Hukuki Ayrılığa Uygulanacak Hukuk Alanında Güçlendirilmiş İş birliğinin Sağlanmasına Dair Tüzük yani Roma III Tüzüğü’nde de düzenlenmiştir. Hukukumuzda da MÖHUK 5. maddedeki “uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz.” amir hükmü ise oldukça açıktır ve nettir.
Bu noktada “kamu düzeni” kavramından neyi anlamamız gerektiğini sorgulamamız gerekir. Konuya ilişkin en net ve açıklayıcı ifadeler, “tenfizi istenen bir mahkeme kararının gerekçesiz olması, kamu düzenine aykırı mıdır?” konusunda farklı içtihatları birleştirmek üzere verilen Yargıtay İçtihatları Birleştirme BGK, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 E., 2012/1 K. sayılı kararında mevcuttur:
-Kamu Düzeni Nedir?
“Kamu düzeni, niteliği gereği zamana, yere göre değişen, içeriğinin tesbiti zor bir her somut olaya göre değişiklik gösteren bir kavramdır. İlmi açılamalara ve yargısal kararlara rağmen gelişen hukuk sistemlerinde bile tanımı olmamasına rağmen “toplumun temel yapısını ve çıkarlarını koruyan kuralların bütünü” olarak tanım yapılabilir.
Kamu düzeni kavramının müdahale alanı son derece geniş ve yoruma müsaittir. Hükmün gerekçesiz oluşundan dolayı kamu düzeni kavramından hareket ederek, yabancı ilamın verilmesinde işlenen usulün, uygulanan hukukun, ilamın icrasının meydana getireceği sonuçların incelenmesi suretiyle, bir kararın kamu düzenine aykırı bulunarak tenfizi mümkün olmayacaktır demek çok ağır bir neticeyi yaratmak olacaktır.
Türk kamu düzeninin ihlalini gerektirecek haller çoğunlukla emredici bir hükmün açıkça ihlali halinde düşünülecektir. Fakat her emredici hükmün ihlali halinde veya her emredici hükmü ihlal eden bir yabancı kararın Türk kamu düzenine aykırı bulunduğunu söylemek olanaklı değildir.
O halde, iç hukuktaki kamu düzeninin çerçevesi, Türk hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı genel siyasete, Anayasada yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak prensip ve özel hukuka ait iyiniyet prensibine dayanan kurallara, medeni toplulukların müştereken benimsedikleri ahlak ilkeleri ve adalet anlayışının ifadesi olan hukuk prensiplerine, toplumun medeniyet seviyesine, siyasi ve ekonomik rejimine, insan hak ve özgürlüklerine aykırılık şeklinde çizilebilir.
İç hukukta kamu düzeninin, tarafların uymak zorunda oldukları, kamu hukukundan ve özel hukuktan doğan ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri kurallar olarak anlaşılması gerekir.” Yargıtay İçtihatları Birleştirme BGK, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 E., 2012/1 K. sayılı kararı
Kararda ayrıca kamu düzenine ilişkin şu açıklama da oldukça sarih ve açıklayıcıdır:
“...Burada esas alınması gereken kıstas, yabancı ilamın Türk Hukukunda bir veya birden çok kanun hükümlerine aykırı bulunmasından çok, Türk Hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklere milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş........© Hukuki Haber
