HEKİMİN TEDAVİ ETMEME HAKKI: HANGİ DURUMLARDA MÜMKÜN?
Hekimin, kendisine başvuran hastayı reddetme hakkına sahip olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Ancak bu hakkın, hasta haklarıyla uyumlu olabilmesi ve hukuki-etik dengeyi koruyabilmesi için belirli koşullar ve sınırlamalar çerçevesinde kullanılabileceği kabul edilmektedir.
Hekimin hastayı reddetme hakkı, bazı koşullara bağlı olarak kabul edilmekle birlikte, kapsamı hastanın hekim seçme hakkı kadar geniş değildir. Evrensel etik ilkeler uyarınca yaş, hastalık, cinsiyet, inanç, etnik köken veya cinsel yönelim gibi gerekçelerle hastanın reddedilmesi mümkün değildir; bu tür ayrımcılık kesin biçimde yasaklanmıştır. Nitekim Türk Tabipleri Birliği tarafından hekimlik andı olarak kabul edilen Dünya Tabipler Birliği Cenevre Bildirgesi de hekimlerin hastaları arasında hiçbir sebeple ayrım yapamayacağını açıkça vurgulamaktadır.
1.Tıbbi Deontoloji Tüzüğü Kapsamında Hekimin Hastayı Ret Hakkı
Hekimin hastayı reddetme hakkına ilişkin mevcut mevzuatta yer alan düzenlemeler, yeterince açık olmamaları ve uygulamada sınırlı kalmaları sebebiyle eleştirilere konu olmaktadır.
1.1.Tedavi Başlamadan Hastayı Ret Hakkı
Mevzuatta hekimin hastayı reddetme hakkına ilişkin düzenlemeler Tıbbi Deontoloji Tüzüğü (TDT) ve Hasta Hakları Yönetmeliği Etik Kuralları’nda (HMEK) yer almaktadır. TDT’nin 18. maddesi, acil yardım ve resmî ya da insani görevler dışında hekimin mesleki veya kişisel sebeplerle hastaya bakmayı reddedebileceğini belirtmektedir. HMEK’in 25. maddesi ise daha ayrıntılı düzenleme içermekte; hekimin yalnızca tıbbi bilgisini gerektiği gibi uygulayamayacağı kanaatine vardığında ve hastanın başka bir hekime başvurabileceği durumlarda tedaviyi üstlenmeyebileceğini ya da yarım bırakabileceğini öngörmektedir. Bu durumda hekimin, hastanın sağlığının tehlikeye girmeyeceğini açıklaması, alternatif tıbbi olanaklar hakkında bilgilendirme yapması ve tedaviyi devredeceği meslektaşına hasta ile ilgili tüm bilgileri aktarması zorunludur. Ayrıca 10. madde uyarınca, acil durumlarda hekim, uzmanlığına bakılmaksızın ilk yardım yükümlülüğü altındadır.
1.2.Tedavi Başladıktan Sonra Hastayı Ret Hakkı
Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 19. maddesinde, hekimin tedavisine başladığı hastayı, mesleki ya da kişisel nedenlerle tedavi tamamlanmadan bırakabileceği düzenlenmiştir.
Hekim, tedaviye başladıktan sonra hastaya yarar sağlayamayacağını fark edebilir. Bu durumda, mesleki ya da şahsi sebeplerin devam eden tedaviyi sürdürmesini engellemesi hâlinde hastayı bırakma hakkına sahiptir. Hekim, hasta ile meslek dışı bir konuda çıkar çatışması yaşaması, teşhis ve tedavi sürecinde bilgi yetersizliği hissetmesi veya gerekli araç-gereçlerin bulunmaması gibi durumlarda da tedaviyi sonlandırabilir. Dolayısıyla hekimin, tedaviyi tamamlamadan önce bırakabilmesi mümkün olup, tedavi sürecinin bitimini bekleme zorunluluğu bulunmamaktadır.
Hekim, tedavi tamamlanmadan hastayı bırakacaksa belirli yükümlülüklere uymak zorundadır. Hastayı reddetme hakkı, hastaya zarar verilmemesi ilkesine bağlıdır. Bu nedenle, hasta başka bir hekime ulaşana kadar hekim gerekli sorumluluklarını yerine getirmeli ve hastayı zor durumda bırakmamalıdır. Aksi hâlde hekimin hukuki ve mesleki sorumluluğu doğacaktır.
1.3. Hekimin Ret Sebepleri
Türk Doktorlar Teşkilatı (TDT) düzenlemelerine göre, hekimin hastayı reddetmesi yalnızca geçerli mesleki gerekçeler veya şahsi nedenlerin varlığı durumunda mümkün olup, keyfi ret bu kapsamın dışındadır.
Hekim, mesleki veya şahsi nedenler mevcutsa, hastaya tedaviye başlamayı reddedebileceği gibi, başlanan tedaviyi haklı gerekçeler olmaksızın sona erdiremez. Bu bağlamda, söz konusu nedenlerin aynı zamanda haklı gerekçe teşkil etmesi gerekir. Ancak hangi durumların “mesleki veya şahsi sebep” sayılacağı konusunda hukuk ve tıp literatüründe kesin bir görüş birliği bulunmamaktadır.
Hekimlerin tedaviye başlama veya sürdürme konusundaki tercihleri, meslek etiği ve hukuki düzenlemelerle sınırlıdır. Hekimin, tedavi yükümlülüğünü üstlendiği bir hastayı keyfi olarak reddetmesi, yalnızca meslek etiğine aykırı olmakla kalmaz; aynı zamanda hukuki sorumluluk doğurur. Bu durumda hasta, zarar görmesi halinde tazminat talebinde bulunabilir ve hekim, idari veya cezai yaptırımlarla karşılaşabilir. Dolayısıyla hekimlik uygulamaları, kişisel tercihlerin ötesinde, hem etik hem de hukuki çerçevede sorumluluk taşır.
1.3.1. Mesleki Sebepler
Mesleki sebeplerle hastayı reddetme durumunda, hekimin öncelikli gerekçeleri arasında mesleki bilgisini yeterince uygulayamaması veya uzmanlık alanının farklı olması yer alır. Ayrıca, hekimin bilgi ve uzmanlığı uygun olsa bile, tedavi için gerekli fiziksel imkânlar, ekipmanlar veya insani çalışma koşullarının sağlanmaması da mesleki ret sebebi olarak kabul edilir; uygun çalışma koşulları hekimin temel haklarından biridir.
Hastanın, tedavisiyle doğrudan ilgisi olmayan kişilerin müdahale sırasında bulunmasını reddetme hakkı vardır. Ancak eğitim hastanelerinde tıp öğrencilerinin müdahaleye katılımının engellenmesi, hekim yetiştirmeyi aksatacak bir durum olarak mesleki ret gerekçesi sayılabilir; bu durumda hekim, hastayı tedavi etmekten kaçınabilir. Benzer şekilde, tıbbi endikasyon bulunmayan estetik ameliyatlar da hekim açısından haklı bir ret nedeni oluşturur.
Tıbbi endikasyonu bulunmayan estetik müdahalelerde hastanın fiziksel bir acil durumu söz konusu olmadığından, hekimin müdahalede bulunma zorunluluğu yoktur. Bu tür işlemlerde hekimin sorumluluğu daha ağır kabul edildiğinden, riskin üstlenilip üstlenilmeyeceği tamamen hekimin takdirindedir. Hekim, müdahalenin potansiyel risklerini değerlendirerek hastayı tedavi edip etmeme kararını belirler.
Güzelleşme amaçlı müdahalelerde bulunmayı reddetmek, hekimin mesleki ret gerekçesi kapsamında değerlendirilebilir. Ancak hekim, bu tür müdahaleleri kişisel değerleri nedeniyle reddediyorsa, bu durum şahsi ret sebebi olarak kabul edilir. Yani mesleki gerekçelerden bağımsız, yalnızca bireysel değer ve inançlar doğrultusunda yapılan ret, şahsi ret kapsamında değerlendirilir.
1.3.1.1.Hekimin Uzmanlık Alanının Farklı Olması
Hekimlerin yalnızca uzmanlık alanlarına giren hastaları tedavi etmeleri, alan dışındaki hastaları ise ilgili uzmanlara yönlendirmeleri hem hasta güvenliği hem de hekimin tedavi özgürlüğü açısından önemlidir. Hekimlik Meslek Etiği Kuralları (HMEK) m.18’e göre, gecikmesi hayati risk oluşturacak durumlar dışında, özel bilgi ve beceri gerektiren girişimlerde bulunmak zorunlu değildir. Örneğin bir çocuk hekimi, yetişkin bir hastanın ilaç talebini reddedebilir. Uzmanlık alanı dışındaki müdahaleleri reddetmek, aynı zamanda meslek etiği açısından da uygundur; çünkü hekim, hastaya yarar sağlayamayacağına inanıyorsa tedaviyi sürdürmekte zorunlu değildir.
Hekim, hastayı reddetme kararı sürecinde özen yükümlülüğüne uymalıdır. Kararını en kısa sürede ve doğru biçimde hastaya bildirmeli, gerekli tıbbi önlemleri almalı ve hastanın yeni bir hekime yönlendirilebilmesi için yeterli zamanı sağlamalıdır.
1.3.1.2.Hekimin Tıbbi Bilgisini Gerektiği Gibi Uygulayamayacak Olması
HMEK m.25’te, hekimin, tıbbi bilgisini gerektiği gibi uygulayamayacağına karar verdiğinde hastanın tedavisini üstlenmeyebileceği veya yarıda bırakabileceği ifade edilmiştir.
1.3.1.3.Çalışma Koşulları
Ülkemizde sağlık personeli, çeşitli açılardan ağır çalışma koşulları altında görev yapmak zorunda bırakılmaktadır. Teorik olarak pek çok tartışma yapılabilse de, geçmişte bir hemşire olarak çalışma deneyimim dolayısıyla, mevcut çalışma koşullarının her açıdan yetersiz olduğu göz önüne alındığında, hekimin yalnızca koşulların sağlanmaması gerekçesiyle “hasta seçme hakkını” kullanabileceğini öne sürmek gerçekçi değildir.
1.3.1.4.Tedavinin Faydasız Olması
Hastanın tedaviye yanıt vermemesi veya uygulanan tedavinin iyileşme sağlamaması durumunda, hasta veya yasal temsilcilerinin tedaviye devam etmek istemesi hâlinde, hekim tedaviyi faydasız buluyorsa sürdürmek zorunda değildir. Bu durumda hekimin, tedaviye devam etmeme hakkı bulunduğu kabul edilmektedir.
Hasta, faydasız bir tedavinin sürdürülmesini talep etse dahi, hekim tıbbi standartlar dışında bir müdahalede bulunmakla yükümlü değildir.
1.3.1.5. Defansif Tıp Uygulamaları
Hekimin, normal şartlarda gerek görülmeyen tıbbi uygulamalara başvurması pozitif defansif tıp, sorumluluktan kaçınmak amacıyla tıbbi uygulamadan uzak durması ise negatif defansif tıp olarak tanımlanmaktadır.
Hekimin riskli hastalardan veya komplikasyon riski yüksek tedavilerden kaçınması, ya da hastanın veya yakınlarının agresif davranışları nedeniyle müdahaleden uzak durması negatif defansif tıp kapsamında değerlendirilebilir. Ancak tıbbi etik ve yasal kurallar, hekime hastaya mevcut imkânlar çerçevesinde en iyi tıbbi faydayı sağlama sorumluluğu yükler. Hekimin, elindeki imkânlar yeterli olmasına rağmen hastayı reddetmesi ve hasta bu nedenle zarar görmesi, hem hekimin hukuki sorumluluğunu doğurur hem de tıbbi etik kurallarının ihlali olarak kabul edilir. Öte yandan, hastane imkânlarının veya uzmanlık alanının yetersizliği söz konusu ise, hekimin hastaya gerekli ilk müdahaleyi yaptıktan sonra daha donanımlı bir sağlık kuruluşuna sevk etmesi gerekmektedir.
1.3.2.Şahsi Sebepler
Mevzuatımızda, şahsi nedenlerin neler olabileceğine dair açık bir tanım bulunmamaktadır; bu nedenle hangi durumların şahsi ret kapsamında değerlendirileceğini belirlemek güçtür. Hekimin cinsiyet, ırk, dini inanç, kültür gibi sebeplerle hastayı reddetmesi haklı şahsi sebep sayılmaz. Türk Tabipleri Birliği (TDT) m.2/2’ye göre, tabip ve diş tabibi, hastanın cinsiyeti, ırkı, dini ve mezhebi, karakteri, sosyal durumu veya siyasi kanaati ne olursa olsun muayene ve tedavi hususunda azami dikkat göstermekle yükümlüdür. Benzer şekilde, Hekimlik Meslek Etiği Kuralları (HMEK) m.7, hekimin görevlerini sosyal, etnik, dini veya cinsiyet temelli ayrım gözetmeksizin yerine getirmek zorunda olduğunu ifade eder. Ayrıca, Dünya Tabipler Birliği Cenevre Bildirgesi’ndeki mesleki bağlılık yemini, hekimin din, ulus, ırk, parti politikası veya toplumsal durum gibi faktörlerin görev ve hasta ilişkisine müdahale etmesine izin vermeyeceğini taahhüt etmesini öngörür. Bu çerçevede, hekimin mesleğini yerine getirirken tarafsız davranma yükümlülüğü, hekimlik mesleğinin evrensel ilkelerinden biridir.
Hekim, politik görüş, görünüm veya toplumsal önyargılar gibi nedenlerle hastalar arasında ayrımcılık yapamaz; bu tür gerekçelerle hastayı reddetmesi haklı sayılmaz. Benzer şekilde, eşcinsel çiftler, evli olmayan kadınlar veya toplumsal olarak kabul görmeyen diğer gruplar, ret için haklı bir sebep oluşturmaz.
Hekimin hastayı reddetme hakkının........
© Hukuki Haber
