menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

MALPRAKTİS EYLEMLERİNİN HUKUKİ VE CEZAİ ESASLARI (İKİNCİ BÖLÜM)

10 10
22.08.2025

35. Bilirkişi raporları ile sanığa/davacıya uygulanan tedavide tıbbi hata olup olmadığı, tedavinin komplikasyon olup olmadığı, hastadan/yaralıdan aydınlatılmış onamının alınıp alındığı, sanık/davalı hekim ve hastaneye yüklenecek kusur bulunup bulunmadığı ile maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı incelenecektir.

36. Robotik cerrahinin uygulandığı bir tıbbi müdahalede cerrahi robotun davranışıyla gerçekleşen bir zarar varsa ve bu netice öngörülebilirse somut olayın özelliklerine göre yazılımcının ve/veya üreticinin cezai ve/veya hukuki sorumluluğu bulunmaktadır. Güven ilkesi kapsamında koşullarının oluşması halinde cerrah ve/veya diğer sağlık mensuplarının da cezai ve/veya hukuki sorumluluğu söz konusu olabilmektedir[1].

37. Dosyada bulunan uzman görüşü (mesleki kanaat raporu) ile bilirkişi raporları çelişkili ise çelişkinin giderilmesi için yeniden bilirkişi raporu alınması talep edilmelidir.

38. Eğer özel hastaneye ve/veya sigorta şirketine karşı maddi ve manevi davası açılacaksa ticaret mahkemesinde açılmalıdır. Kamu görevlisi olan hekimin kişisel kusurundan doğan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.

39. Eğer özel hastaneye ve hekime karşı birlikte maddi ve manevi davası açılacaksa tüketici mahkemesinde açılmalıdır. Davacı ile davalılar arasında vekil-müvekkil ilişkisi mevcut olup, davadaki talepler vekillerin vekâlet görevini ifada özen borcuna aykırı davrandıkları iddiasına dayalı bulunmakla, uyuşmazlığa vekâlet hükümleri uygulanmalı ve doğal olarak, uyuşmazlığın da bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, taraflar arasında tedavi hizmetine ilişkin vekâlet sözleşmesi vardır. 6502 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine göre taraflardan birinin tüketici olduğu vekâlet sözleşmelerine ilişkin uyuşmazlıkların da tüketici mahkemesinde görülmesi zorunludur[2]. HMK’nın 114/c maddesi bendinde mahkemenin görevli olması dava şartları arasında sayılmıştır. Yine HMK’nın 138. maddesinde mahkemenin öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği gerekirse tarafları dinleyebileceği düzenlenmiş olup Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında sözleşme ilişkisi kurulmuş ise davaya bakmakla görevli mahkeme tüketici mahkemesidir.

40. Uyuşmazlık, ayıplı hizmetten doğan hekim hatasına dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ve alanında uzman hekimlerden oluşan bilirkişi heyet kurulu raporlarında, davacıda ameliyat sonrası gelişen olumsuzlukların tıbbi kusura bağlı olmayan komplikasyonlar olduğu görüş ve kanaati bildirilmiş olup bilirkişi raporlarının Yargıtay, taraf ve Mahkeme denetimine açık, denetlenebilir olduğu, ayrıca dava dilekçesinde davacı yanın yazılı onamının alınmadığına ilişkin bir iddiasının bulunmadığının da anlaşılmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar verilmiştir[3].

41. Davalı hekimin özen yükümlülüklerini ihlal edip etmediği, hekim ve/veya hastanenin kusurunun bulunup bulunmadığı, komplikasyon oluşmuş ise komplikasyon yönetiminin doğru yapılıp yapılmadığı ve hastane çalışanı olan hekimin gerçekleştirdiği ameliyat ve tedaviden dolayı davalı hastanenin objektif olarak sorumlu olup olmadığının incelenmesi gerekir. Davalı hekimin üstlendiği vekalet gereği; davacının somut durumuna ilişkin yapılan tanı, teşhis ve tedavi sürecine ilişkin tıp biliminin standartlarına uygunluk nedeniyle davalının kusurunun bulunmadığının ve komplikasyon yönetiminin doğru yönetildiği eğer ATK ve/veya üniversite bünyesinde görevli hekim heyet raporu ile tespit edilmişse davalıların sorumluluklarının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilecektir.

42. Davacın eğer özel hastaneden hizmet alan tüketici konumunda ise davalılardan birinin tacir olması hali tüketici işlemine etki eder nitelikte olup dava şartı yokluğundan mahkemenin davanın asliye hukuku mahkemesi veya ticaret mahkemesinde açılmış olması halinde usulden reddine karar verilmesi gerekir. Böyle durumlarda görevli mahkeme tüketici mahkemesidir.

43. Tedavi açısından gerekli bir tetkik olup olmadığı, söz konusu tetkik yapılsaydı hastaya yapılması gereken müdahalenin tespitine etkisi olup hastada meydana gelen sonucun engellenip engellenmeyeceğinin değerlendirmesinin eylemin malpraktis olup olmadığının tespiti açısından çok önemlidir.

44.Hekimin hastayı erken taburcu edip etmediği araştırılmalıdır. Hasta taburcu edildikten sonra oluşan istenmeyen zararlı sonuç kapsamındaki komplikasyonun ortaya çıkmasıyla taburculuk zamanı arasında bir illiyet bağının bulunup bulunmadığının tespitine yönelik olarak hasta hastaneden taburcu edilmeseydi komplikasyon gelişip gelişemeyeceği araştırılmalıdır.

45. Uyuşmazlık, vekâlet ilişkisinden kaynaklı hekim hatası iddiasına dayalı tazminat davasıdır. Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye, özellikle mahkemece aldırılan ATK raporu ile bilirkişi kurul raporlarının birbiriyle uyumlu olmasına, meydana gelen tıbbi sonucun komplikasyon olarak nitelendirilmesine, aydınlatılmış onam formunda davacının geçirdiği operasyon sonucunda oluşabilecek komplikasyonların detaylı şekilde belirtilmiş olmasına, davalılara sorumluluk yüklenemeyeceğinin anlaşılmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir

© Hukuki Haber