menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLARIN İNFAZ REJİMİ

12 8
18.08.2025

Ülkemizde infaz kavramı; Türk Dil Kurumunca “Bir kararı, bir yargıyı yerine getirme; uygulama, yürütüm” ifadeleriyle tanımlanmıştır. Hukuk alanında “yargı sonunda verilen kararın uygulanması” şeklinde tanımlanmaktadır. İnfaz Hukuku soruşturma ve kovuşturma evrelerinde hakimlik/mahkemelerce verilen koruma tedbirlerinin usul ve esaslarından verilen hükmün kesinleşmesiyle oluşan ceza ve güvenlik tedbirlerinde düzenleyen bir hukuk disiplinidir. Yani tutuklu ve hükümlülerin haklarını, yükümlülüklerini, eylem ve işlemlere karşı başvurulacak kanun yollarını, disipline aykırı eylemlerine karşı öngörülmüş yaptırımlarını, ceza infaz kurumlarının yönetim ve denetimi gibi hükümleri düzenlemektedir. Hukuk sistemimize göre cezanın infazı, ceza mahkemeleri tarafından karar verilerek kesinleşen tüm mahkûmiyetlerin (adli para cezaları/hapis cezaları ve güvenlik tedbirleri) yerine getirilmesidir.

İnfaz hukukunun amacı en net ifadeyle suçlunun ıslah edilmesi, iyileştirilmesi ve yeniden topluma kazandırılmasıdır. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu infazda temel amaç başlıklı 3. maddesinde “Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaç öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizama ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır.” şeklinde düzenlenmiştir.

İnfaz Hukuku iç hukukumuzda çeşitli mevzuatlarla düzenlenmiş olup;

· Anayasa,

· (Mülga) 765 Sayılı eTCK, 5237 sayılı Ceza Kanunu,

· 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu,

· 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun,

· 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun,

· (Mülga) 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun,

· 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirleri Hakkında Kanun,

· 6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu 46,

· 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu,

· 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu,

· 5941 sayılı Çek Kanunu,

· 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun,

· Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük,

· Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik,

· Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği ve Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği,

· Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik,

· Çocuk Koruma Kanununa Göre Verilen Koruyucu ve Destekleyici Tedbir Kararlarının Uygulanması Hakkında Yönetmelik,

· Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu,

· Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik,

· Hükümlü ve Tutukluların Ödüllendirilmesi Hakkında Yönetmelik,

· Hükümlü ve tutukluların Emanete Alınan Kişisel Paralarının Kullanımına Dair Yönetmelik,

şeklinde sayılabilir.

Hukuk sistemimizdeki düzenlemeler incelendiğinde çocuk kavramı ile ilgili hükümlerin çeşitli kanunlarda var olduğu görülecektir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun tanımlar başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasının b bendinde çocuk, henüz 18 yaşını tamamlamamış kişi olarak ifade edilmiştir. Yine kanunun 31. maddesinde yaş küçüklüğü hüküm altına alınmış olup bu düzenlemede çocuğun cezai sorumluluğunu, yaş ayrımları belirlemiş ve 31. madde metninden de anlaşılacağı üzere; çocuklarda yaş grupları üç kategoriye ayrılarak cezai sorumluluk düzenlenmiştir. 0-12 yaş arasındaki çocuklar bakımından cezai sorumluluk düzenlenmemiştir. 12 ile 15 yaş ve 15 ile 18 yaş arasındaki çocuklara ise kademeli şekilde asıl cezaya oranla indirim yapılarak cezai sorumluluk belirlenmiştir.

5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun tanımlar başlıklı 3. maddesinin a bendinde çocuk tanımı, erginliğe bakılmaksızın 18 yaşını doldurmayan kişi olarak tanımlanmıştır. Yine aynı fıkrada çocuk; korunmaya ihtiyacı olan ve suça sürüklenen olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Burada kanun koyucu, 18’ini tamamlamadan evlilik ya da mahkeme ilamı ile ergin kılınanları da çocuk tanımı kapsamına almış ve bu kişilerin çocuğa özgü yargılamalara ilişkin düzenlemelerden faydalanacağını belirtmiştir. Ancak suça sürüklenen çocuk kavramı, doktrinde soruşturma ya da kovuşturma aşamasında henüz suçun işlendiğinin sabit olmamasından ötürü masumiyet kavramının ihlali söz konusu olacağından bu kavram eleştirilmişse de diğer bir görüş olarak bu kavramla yetkili mercilerce bu hususun daha çok gözden geçirilmesi ve dikkat edileceği düşüncesi açısından bu kavramın kullanılması gerektiği savunulmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununda çocuk tanımı yapılmasa da çocuklara özel birçok düzenlemenin olduğu görülecektir. Bu düzenlemelere örnek olarak; Kanunun m. 45/2 yaş küçüklüğü nedeniyle tanıklık mecburiyetini olmaması durumu ve m. 50-1/a 15 yaşını tamamlamamış çocukların yeminsiz dinlenemeyeceği verilebilir. Yine aynı kanunun 76/4, 90/3, 102/5, 150/2, 185, 203/3, 234/2, 236/3-4-5, 253/1-c maddeleri de bu hususta örnek sayılabilecek diğer madde düzenlemeleridir.

2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun tanımlar başlığındaki; 3. maddesinin 1. fıkrasının b bendinde korunmaya muhtaç çocuk şeklinde bir tanım yapılmaya çalışılmıştır.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 11. maddesinin 2. fıkrasında 12-18 yaş grubundaki çocukların cinsiyetleri ve fizikî gelişim durumları göz önüne alınarak barındırılmasından düzenlemiştir.

İç hukukumuzdaki bu düzenlemeler genel manada, çocukların korunması ve desteklenmesi gereken bireyler olarak ele alınmış, çocuk adalet sistemi içerisinde çocukların toplum içinde konumu ve üstün yararı gözetilerek oluşturulmuştur.

Çocuklarda cezai ehliyetine bakıldığında;

· 12 yaşından küçük olan çocukların cezai anlamda sorumluluğu olmayacağı dolayısıyla haklarında ceza kovuşturması da yapılamayacağını düzenlenmiştir.

· 12 yaşını doldurmamış olan çocuklara ilişkin olarak işlediği fiilden dolayı haklarında kovuşturma yapılamaz, cezaya hükmedilemez. Hakkında soruşturma yapılabilir ancak işlediği fiiller hakkında tutuklama, gözaltı vb. koruma tedbirleri verilemez. Yapılabilecek olan sadece yaş tespiti ve çocuğun ifadesinin alınmasıdır. Bu çocukların suç işlediğinin tespiti durumunda haklarında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine karar verilebilir. Güvenlik tedbiri uygulanıp uygulanmayacağı, uygulanacaksa hangi güvenlik tedbiri ya da tedbirleri ne şekilde uygulanacağı tamamen hakimin takdirine bırakılmıştır.

· 12 yaşını doldurmuş ancak 15 yaşını doldurmamış durumda bulunan çocukların, fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemişse cezai açıdan sorumluluğu olmayacaktır. Bu çocuklara ilişkin olarak çocuklara özgü güvenlik tedbiri uygulanacaktır. Bu fıkraya göre güvenlik tedbirinin uygulanması hakimin takdirine bırakılmamış, zorunlu kılınmıştır. Ancak hangi güvenlik tedbirini ne şekilde uygulayacağına hakimin takdirindedir.

· 12 yaşından büyük olup 15 yaşından küçük olup da fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş çocuklar ile 15-18 yaş grubundaki çocuklar için cezai ehliyetin varlığı kabul edilmiştir. Ancak yaş küçüklüğü sebebi ile TCK m. 31'de belli oranlarda indirimler öngörülmüştür. Bu nedenle bu gruptaki çocuklara 5395 sayılı ÇKK uyarınca koruyucu ve destekleyici tedbir uygulanmasına karar verilemeyecektir.........

© Hukuki Haber