menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kendinizi sevmeye memenizden başlayın

6 0
01.12.2025

Bir şeyler hakkında konuşabilmek için önce o konuya biraz mesafe almak gerekiyor.

Kanser benim için öyle bir konu. Takvim Ekim ayını gösterince her yerde Meme Kanseri Farkındalığı lafları uçuşmaya başlıyor. Şimdi, tedavimin bitiminden 1 sene sonra artık bu konuda konuşmaya, yazmaya hazırım. Geçen sene değildim.

Benim kanserle tanışmam çok küçük yaşlarıma denk geliyor. Bilenler bilir, bir sürü yerde yazdım ve söyledim: Ben bundan 31 sene önce annemi meme kanserinden kaybettim. Bu lafa da gıcığım; annem kaybolmadı tabii ki. Kaybolan bir şeyin bulunma ihtimali vardır daima. Annem öldü. 31 sene önce. Meme'de başlayan, ailemizin çok güvendiği bir profesör tarafından teşhis edilemeyen; "süt bezlerin büzüşmüş" diye geçiştirilen agresif bir kanser türünün yayılımı yüzünden öldü. Geç teşhis sayesinde.

Bu geçmiş yüzünden ben 20'li yaşlarımdan itibaren her sene meme kontrolüne gittim. 30 yaşına kadar sadece ultrasondan ibaret olan bu kontroller 30 yaşımdan sonra mamografi ve ultrasona dönüştü.

40 yaşıma vardığımda 20 senedir meme kontrolü oluyordum ve bundan feci halde sıkılmıştım. 20 ile 40 yaş arasında bir çocuk doğurdum, onu 2,5 sene emzirdim, gazetecilik yaptım ve meme konusunda birçok uzman doktorla tanıştım, haber, röportaj yaptım. Sanırım 38 yaşımdaydım; Angelina Jolie gen testi yaptırmış ve BRCA mutasyonuna sahip olduğu ortaya çıkınca memelerini ve yumurtalıklarını aldırmıştı o zaman. Bu haber dolanıyordu medya aleminde.

Ben de senelik kontrolüm içim, adetim olanın tersine bir radyologa değil bir meme cerrahına gitmiştim o sene. Aile hikayemi duyan, kendisi de bir kadın olan cerrah bana hiç tereddüt etmeden mastektomi (meme dokusunun ameliyatla alınması) önerdi. O öneriden dehşete düştüm. Elinde çekiç olan dünyayı çivi görürmüş derler ya; ben bir daha kontrol için bir cerraha gitmemeye karar verdim. Ankara'dki bir radyoloğa gidiyordum kontrollerim için. (Bunu yapmanızı hiç önermiyorum; evinize yakın olan uzmana gidin; allame-i cihan olsa öteki şehre gitmeye değmez)

Sonra zaman geçti; her sene ultrason, her sene mamografi... Ama bir eksikle; neden bilmiyorum, hayat beni neyle oyalıyordu, neyle meşguldü kafam hiç hatırlamıyorum... 2022 senesinin sonbaharında yaptırmam gereken tetkikleri atladım. "Amaaaan, dedim... Bu sene de yaptırmayıvereyim, yoruldum." O seneyi atladım.

Sonra 2023 sonbaharı geldi.

Sağ mememde daha önce hissetmediğim bir sızı vardı. Hani kanserli meme ağrımaz derler ya; YALAN. Ağrıyabiliyor.

Bir hafta filan bu sızıyı gözlemledikten sonra, bir meditasyonum sırasında, hızla doktora gitmem gerektiği hissi geldi oturdu içime. Ankara'daki doktorum müsait değildi. Arkadaşlarıma danıştım ve İstanbul'da işinin ehli bir radyolog buldum; en acele randevuyu alıp ona gittim.

Ben kontrollerime hep tek başıma giderim. Senelerin alışkanlığı ile yolu yordamı bilirim, senelerce bize öğretilen şekliyle "kimseye muhtaç olmamanın, kendi ayaklarım üzerinde" durmanın erdemine inanırım (inanırdım)... O gün, yine içimdeki bir hissi dinleyerek........

© HTHayat