Milli Eğitim Bakanlığı bir münafıklık ve tutarsızlık içerisindedir
“Ne yazık ki HALA sanatsız, sporsuz bir eğitim olabileceğini düşünüyoruz. Eğitim paydaşlarının uygulamaları incelendiğinde, öğrenmenin hâlâ bilgiyi aktarma ve öğretmenin merkezde olduğu bir yapıda gerçekleştiği görülmektedir. Bu yaklaşım, tutarsızlık yaratmaktadır. Bu da ikiyüzlü durumu ortaya çıkarmaktadır.”
Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Yılmaz ile eğitimimizi konuştuk.
Türk eğitim sistemini eğitim felsefesi acısından nasıl değerlendirirsiniz?
Eğitim felsefesi; eğitimle ilgili politikaları, uygulamaları, varsayımları, inançları, kararlar ve ölçütleri inceleyen, bunların kendi içerisinde tutarlılığını kontrol eden sistemli fikir ve kavramlar örüntüsüdür. Eğitim felsefesi; okulun amacı, öğrencinin eğitim sürecindeki yeri ve görevleri, bir öğretmenin rolü, hangi konular ve bilgilere ağırlık verileceği, neyin hangi yöntemlerle öğretilmesi gerektiği ile ilgili soruların cevaplarını arar.
Eğitim sistemi ikiyüzlü bir hal almıştır.
Türk eğitim sistemi felsefi açıdan çelişkili bir dönem yaşamış ve yaşamaktadır. Eğitim programlarının dayandığı felsefe ile uygulanan programın dayandığı felsefe arasında bir tutarsızlık vardır. Çünkü resmi programlar; büyük oranda ilerlemeci yani öğrenciyi merkeze alan, etkinlik ve yaşantı merkezli öğrenime ağırlık veren, buluş, keşfetme yoluyla öğretimi esas alan felsefeye dayanmaktadır. Ancak okullarda uygulanan öğretim programları, öğretmen merkezli ve bilgi aktarımına dayalı didaktik bir anlayışı benimsemektedir. Bu durum yönetsel anlamda tam bir örgütsel ikiyüzlülüktür. Örgütsel ikiyüzlülük, kurumların, söylemleri, kararları ve yapılan davranışlar arasındaki tutarsızlıklardır. Okulun programlardaki hedefleri ile uygulamaları arasındaki farklılıklardır. Teolojik kavramla tam bir münafıklık durumudur.
Bu ikiyüzlülük durumunu tarihsel olarak nasıl açıklarsınız?
Bu ikiyüzlülüğü ortaya çıkaran tarihsel bir arka plan vardır. 1927 ile 1960 yılları arasında ülkemizde eğitim sistemine Mustafa Kemal Atatürk ve İsmail Hakkı Tonguç’un görüşleri damga vurmuştur. Mustafa Kemal Atatürk’e göre çocuklar dürüst, ilişkilerinde sevgi dolu ve saygılı olan, modern toplumun bir üyesi olan ve kendini özgürce ifade edebilen bireyler olmalıdır. Atatürk döneminin yasa ve uygulamalarıyla değerlendirmeler yapıldığında Atatürk'ün eğitim felsefesinin teoride "ilerlemecilik" olduğu görülmektedir. Tonguç’un eğitim felsefesi ise İsviçreli pedagog Pestalozzi ile Amerikalı filozof ve eğitimci John Dewey’in düşüncelerinden etkilenmiştir. Tonguç’un görüşlerini “iş içinde, iş vasıtasıyla, iş için eğitim” şeklinde özetleyebiliriz. 1926-1936 programları ilerlemecilik eğitim felsefesinden çok etkilenmiştir. Özetle bu programlar “eğitim, yaşamın kendisidir” anlayışındadır, çocuklara, hayatta kendilerine lazım olacak bilgilerin öğretilmesi gerekliliğini savunmuştur. Ama uygulamalarda büyük oranda “daimicilik” ve “esasicilik" olduğu tespit edilmiştir. 1948 programı ile esasici bir anlayışa doğru kayış söz konusudur. 1968 programında natüralizm, realizm ve pragmatizm anlayışları hakimdir. 1998 programı ise, realizm, pragmatizm ve natüralizmden etkilenmiştir.
Cumhuriyetimizin genellikle her döneminde resmi programla, uygulanan programlar örtüşmemektedir. Ülkemizin geleceği ihmal edilen programlara yani uygulanmayan programlara bağlıdır.
2005 İlköğretim Programı bilişsel ve yapılandırmacı kuram/yaklaşım dikkate alınarak hazırlanmıştır. 2018 İlkokul Programında pragmatizm felsefesinin yansımaları görülmektedir. 2024 programında ise ilerlemeciliğin ve yapılandırmacılığın yansımaları çok güçlüdür. 2024 yılında açıklanan program, eğitimde köklü bir dönüşümü hedefleyen yeni bir öğretim modelidir. Bu model, akademik başarı ile bireyin zihinsel, duygusal ve ahlaki gelişimini bütüncül şekilde desteklemeyi amaçlar. Öğrencilerin, öğrencinin eğilimlerini desteklemekte, sadece bilgiyle değil , aynı zamanda beceri, tutum ve değerlere de sahip bireyler olarak yetişmesi hedeflenmektedir. Program; öğrencileri akademik yönünün yanında, sosyal-duygusal becerileri, okuryazarlık becerileri, değer kazanımı açısından da destekler. Bu amaçla maarif modeline göre öğretim programları beceri temellidir. Hazırlanan kitap ve dokümanlar beceri temelli hazırlanmaktadır. 2024 programında alan becerilerinin yanında, beceriler arası ilişkilere ve disiplinler arası ilişkilere yer verilmektedir. Ders öğrenme çıktıları; alan becerileriyle, kavramsal becerilerle, sosyal-duygusal becerilerle, okuryazarlık becerileri ve değerlerle desteklenmektedir. 2024 programı öğrencinin bir bütün olarak gelişimini desteklemektedir. Kısaca bu modelle, 21. yüzyılın ihtiyaçlarına uygun bireyler yetiştirilmesi hedeflenmektedir.
Genel olarak baktığımız zaman programlarda,........
© HalkTV
