menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çocuklarla depremi konuşmak: Eğitim politika yapıcıları ve aileler için ip uçları

12 1
04.07.2025

“Bunlara ek olarak, çocukla açık iletişim kurmak, bu konuşmaları sıcak ve duyarlı bir ses tonu ile yapmak, çocuğun göz hizasına inerek konuşmayı yapmak, sözel iletişim ve göz ile ten temasını sağlamak oldukça önemlidir.”

“Bu konuşmaları yapma konusunda kendinizi yeterli görmüyorsanız çocuğunuzun öğretmeninden yardım alabilir, öğretmen ile işbirliği kurarak gerek konuşma içeriği ve şekli gerekse kullanılabilecek çocuk kitapları konusunda destek olmasını isteyebilirsiniz.”

İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sevcan Yağan ile bir deprem ülkesi olan ülkemizde çocukların depreme hazırlıklı olup olmadığını konuştuk.

Bir deprem ülkesi olan ülkemizde çocuklar depreme hazırlıklı mı? Bu konudaki gözlemleriniz nelerdir?

En son 23 Nisan’da Silivri merkezli 6.2 büyüklüğündeki depremin hemen ardından, gözlem yaptığım uygulama okulunda çocukların serbest zaman içerisinde sıklıkta depremcilik oynadıklarını gözlemledim. Bazı çocuklar arka arkaya sandalyeleri dizip bir araç içi koltuk dğüzeni sağlarken, bazıları ise kucaklarına eşyalar alıp arabaya taşıyorlardı. Bir başka grup çocuk ise, üst üste dizdikleri Legoları masayı sallayarak düşürmeye çalışıyorlardı. Bir başka sınıfta ise küçük bir gruptan oluşan çocuklardan biri deprem oluyor diye bağırıyor, diğerleri ise masaların yanına tutunarak çök-kapa-tutun hareketini yapıyorlardı.

Depremler hayatımızın bir gerçeği ve biz bir deprem ülkesiyiz. Bu nedenle, hiçbir şey yokmuş gibi davranmak yerine çocukları deprem gerçekliğine alıştırmak zorundayız ancak bunu yaparken de korkutmadan ve bilimsel gerçeklikten uzaklaşmadan yapabilmeliyiz. Üstelik, bunları henüz yeni bir deprem olmadan rutin hayatın akışı içerisinde yapmalıyız. Hatırlanacağı üzere, en son 23 Nisan’da meydana gelen deprem sonrası Milli Eğitim Bakanlığı hemen iki gün okulların tatil edilmesi kararını duyurdu. Bu pek çok veli için iyi bir karar gibi görünüyordu. Çünkü olası tekrarlayan bir depremde çocuklarının yanlarında olmalarını istemeleri çok doğal gibi görünse de asıl gerekçe okulların yeterince sağlam olmaması ve bakanlığın bu süreçle ilgili sorumluluk almaması gibi görünüyor. Zira, pek çok ülkede aslında okul ve hastane gibi yapılar, ülkenin en sağlam ve olası risklere karşı denetlenmesi en muhtemel yapıları olmalıdır. Dolayısı ile burada temel sorun okulların yeterince sağlam olmaması olabilir mi? Öte yandan, okulların tatil edilmesi çocuklara da kaygılı mesajlar vermektedir. Sorun henüz geçmedi… Oysa depremin ne zaman olacağını bilemeyiz ve evlerimiz olmasa dahi okullarımız sağlamsa ve öğretmenlerimiz ile okul yöneticilerimiz deprem sürecinde çocukları yönlendirme ve yapılması gerekenler konusunda eğitimli ise bir sorun olmaması gerekir. Zira, okullar bizi seven ve koruyan öğretmenlerimizin olduğu güven duyduğumuz sığınacağımız yerler olmalıdır.

İki günlük deprem tatili ve hafta sonundan sonra yani depremin üzerinden 4 gün geçtikten sonra Pazartesi günü gittiğim okulda yukarıda anlattığım gözlemlerim gerçekleşti. Aynı günün sabahı Milli Eğitim Bakanlığı okullara ‘çök-kapan-tutun’ ve bina tahliye tatbikatı yapılmasını istemiş ve çocuklar güne bununla başlamıştı… Oysa, daha sistemli ve uzun bir sürece yayılmış; işin duygusal ve psikolojik boyutlarının; yaş, dil ve özel gereksinim gruplarına özgü uyarlamaların da yapıldığı daha sürdürülebilir bir eğitim içeriğine ihtiyacımız var…

Bizde deprem sonrası öğretmen ve çocukların neler yaşadığına dair bilimsel çalışmalar var mı?

Öncelikle geçmiş deprem deneyimlerine bakmalı neler yapıldı ya da yapılmadı biraz burayı irdelemek gerekiyor. 6 Şubat depreminden hemen sonra, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı personellerini gönüllü olarak deprem bölgelerine gitmeleri konusunda çağrı yapmış ve bu çağrıya yanıt verip bölgede çocuklar ve aileleri ile çalışma yürütmüş okul öncesi öğretmenleri, çocuk gelişimi uzmanları ile yürütülen bir çalışma, deprem sonrası süreçte çocuğun üstün yararının korunamadığını; çocukların eğitim, barınma, sağlık ve korunma gibi temel haklarından yoksun kaldıklarını belirtmişlerdir. Özellikle, okul öncesi ve Lgs........

© HalkTV