Bir tarafta çatısı akan Anadolu liseleri diğer tarafta neredeyse yarı kapasiteyle çalışan İmam Hatipler…
Bir tarafta çatısı akan, tuvaleti bile temizlenemeyen, personel sıkıntısı yaşayan Anadolu liseleri diğer tarafta neredeyse yarı kapasiteyle çalışan bu kapasitenin yaklaşık üçte birini göçmen öğrencilerin doldurduğu yepyeni imam hatip binaları, boş yurtlar, dev spor salonları…
Türkiye’de eğitim politikaları artık yalnızca pedagojik değil, ideolojik, sosyolojik ve hatta ticari tartışmaların merkezinde. Her yıl açıklanan Milli Eğitim bütçesi “geleceğe yatırım” olarak sunulsa da, bu kaynağın nasıl ve kimin için harcandığı , kurumlara aktarımında adil olunup olunmadığı konusunda şaibeler var.
Her yıl milyonlarca öğrenci sınavlara giriyor, veliler çocuklarını iyi bir okula yerleştirmek için gece gündüz mücadele veriyor. Kimi Fen lisesi, kimi Meslek lisesi, kimi ise Anadolu lisesi istiyor. Fakat Türkiye’de yıllardır devam eden bir tablo var: Öğrenci tercihleriyle kamu yatırımları arasında ciddi bir uyumsuzluk var.
Öğrenci tercihlerine bakıldığında kaynak oluşturulup sayıları artması gereken okul türleri Anadolu ve Fen liseleri olmalıyken devasa bütçelerle sayıları hızla artan oku türü İmam hatipler. Sayıları arttı, bütçeleri büyüdü, ama bir türlü toplumun geneline hitap eden bir model haline gelemedi. En son Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı bütçe raporuna göz attığınızda bu çarpıklık tüm açıklığıyla ortaya çıkıyor: Öğrencilerin yalnızca -13’ü imam hatiplerde okurken, bu okullar için ayrılan kaynak bu oranı çokça aşıyor.
Bir tarafta çatısı akan, tuvaleti bile temizlenemeyen, personel sıkıntısı yaşayan Anadolu liseleri diğer tarafta neredeyse yarı kapasiteyle çalışan bu kapasitenin yaklaşık üçte birini göçmen öğrencilerin doldurduğu........
© HalkTV
