menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Özgür Özel: Butlan ya da kayyum kararı çıkarsa tanımam

409 0
15.06.2025

İsmail Saymaz

CHP lideri Özel, Bayburt’ta gündeme dair sorularımı yanıtladı.

Özel, İran’a saldıran İsrail’e dur denilmesi gerektiğini savunuyor. Erdoğan’ın İsrail’le kayıkçı kavgasına tutuşurken, bu krizi iç politikada fırsata çevirdiğini iddia ediyor. Cumhurbaşkanını samimiyetsizlikle suçlayarak, “Erdoğan, İsrail’e laf söyleyip Trump’a söylemiyor” diyor.

Kurultay davasını ve 30 Haziran senaryosunu da sordum. Özel, kamuoyunda Kılıçdaroğlu’nun açıklama yapması yönünde beklenti oluştuğunu kaydediyor. İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmede, bu beklentiyi dile getirdiğini vurgulayarak, “Kemal Bey'in net ifadelerle bunu söylemesiyle ilgili beklentisi var Ekrem Bey’in” diyor.

30 Haziran’da butlan ya da kayyum kararı çıkarsa ne olur?

Özel, kısa ve net yanıt veriyor: “Tanımam!”

Kılıçdaroğlu’nun “Partiyi adliye koridorlarında tartıştırmam” sözlerine yanıt olarak, “Bu konuda açıklama yapmak için adliyeye gitmeye gerek yok” diye konuşuyor.

Özel’in Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in cenazesini mezara indirirkenki fotoğrafı takdir toplamıştı. Bugün öğreniyoruz ki Özel, mezara koymakla kalmamış, dostu Zeybek’in cenazesini morgda yıkayıp kefenlemiş.

İşte, söyleşimiz:

CHP, 14 yıl sonra Bayburt’ta miting yaptı. Miting coşkulu ve kalabalıktı. Bu tabloyu bekliyor muydunuz?

Beklentilerimizin ötesinde. Benim için zordu. Çünkü Ferdi'nin ölümünün üzerinden ilk kez miting yapıyoruz. Bayburt’ta “Ferdi Başkan gibi aday bulun, onu çok beğendik, çok ağladık” diyenler oldu. İl başkanlığımıza gelmişler, “Ferdi Bey'e hatim bağışladık, bildirin, duasını yapsınlar Manisa’da" demişler. Ferdi'den bahsettiğimizde yoğun bir sahip çıkış vardı. Yağmur doluya döndü, yine de dağılmadılar.

Büyük bir kırılma, iktidardan kopuş ve arayış başlamış. Bayburt'a nasıl sahip çıkacağımızı söylememiz destek gördü. Asgari ücretle, emekli maaşıyla, kamu çalışanlarıyla ilgili, enflasyon üzerinden yapılan değerlendirmeler destek gördü. Daha umutlu, daha moralli, motive olmuş şekilde ayrılıyoruz Bayburt'tan.

Bayburt’un artık AK Parti’nin kalesi olmadığını söylediniz.

AK Parti’nin kalesi diye biliniyor ama şu duygu hakim olmuş: “Bir milletvekili var, AK Parti’ye vermişiz. Bir belediye var, AK Parti'ye vermişiz. Ama AK Parti bize değer vermemiş. Çantada keklik görüyor. Doğru adaylar gösterin, çantada keklik olmayacağımızı göstereceğiz.” Ben de dedim, "Burası artık kimsenin kalesi değil, milletin kalesidir.”

İran-İsrail savaşını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İsrail, Amerikan seçimlerini fırsata çevirip Gazze’de soykırıma girişti. Trump'ın İsrail yanlısı önünü açtı Netanyahu'nun. Trump, Gazze'deki soykırımın üstüne oralara çökmeyi, Doğu Akdeniz’deki zengin hidrokarbon yatakları üzerinde söz sahibi olmayı hesaplıyor. Hem Suriye'de yeni bir denklem kuruyorlar hem de İran'da rejimi değiştirmeye yönelik hamleleri var. İran'ın demokratik rejime kavuşmasını herkes ister ama İsrail-Amerika'nın müdahalelerinin demokrasi değil, istikrarsızlık getirdiğine, Müslüman kanı döküldüğüne Irak'tan şahidiz. Suriye'de de demokrasiye doğru yürüyüş görülmüyor. İsrail, şımarık çocuk gibi her tarafa saldırıyor. Esas sorun Trump. O, “Aferin” diyor. “İyi yaptın” diyor. Trump’ın açıklaması, olabilecek en sorumsuzca açıklama.

“Daha fenası olacak” dedi.

Erdoğan'ın İsrail’e laf söyleyip Trump'a laf söylememesi esas olarak meselenin neresinde durduğunu gösteriyor. Trump'ın denkleminde Erdoğan'a verilmiş bir rol var. Erdoğan o rolün kendisine iç politikada getireceği kazanımın peşine düşüp Filistin davasındaki Türkiye'nin milli duruşunu da kendisinin tarihsel tutumunu da terk etmiş durumda. Bunu tehlikeli buluyorum. Sana rağmen komşunu bombaladılar mı? Golan’da İsrail ilerledi mi? Ondan sonra, askeri gücün ne kadar caydırıcı olursa olsun, ne kadar güç güçlü bir ülke olursan ol, etkisiz eleman haline geliyorsun.

Bir denklem kurulmuş. İngiltere-Amerika-İsrail arasında. Türkiye'ye rol verilmiş. Nasıl bir rol? İsrail’le kayıkçı kavgası yapıp Amerika'nın İsrail üzerinden kurduğu planlara karşı çıkmayan, Suriye'de kendisine tanımlanan pozisyona itiraz etmeyen, güvenlik kaygılarını ön plana çıkarıp ekonomik sorunların konuşulmasının geri plana itilebileceği bir pozisyona çekilmiş durumda.

“İsrail’in bir sonraki hedefi Türkiye” demişti, Erdoğan mesela. Günlerce konuşuldu. Meclisi toplantıya çağırdık. “Gelin anlatın” dedik, hiç bir şey anlatmadılar. İsrail’in bir sonraki hedefi Türkiye diye düşünüyorsanız; işsizliği unutun, yoksulluğu unutun, İsrail tehlikesi var’ı konuşun diyorsanız, İsrail bu mevzileri kazanırken ya da Trump yol verirken, o zaman yanlış yerde duruyorsunuz. Türkiye'nin Trump'ın suyuna gidip de kurulan oyuna seyirci kalmasını neden nasıl mazur göreceğiz?

Türkiye için bir risk söz konusu mu?

Bölgenin istikrarsızlığı Türkiye için bir risk. Yanı başınızda savaş olduğunda, en basitinden Antalyanıza turist gelmiyor. Ekonominiz kötü etkileniyor.

Bölgede denklem İsrail’in lehine değişiyor ve İsrail'in lehine değişen denklemde Türkiye'nin orta ve uzun vadeli çıkarı olmaz. Buradan Türkiye’ye bir çıkar bekleyenler Türkiye'ye büyük kaybettirirler. Türkiye İsrail’e dur deyince İsrail’in durması gerekir. Trump, İsrail’e yürü deyince Türkiye seyredecek bir ülke değil.

Türkiye'nin içine çekilebileceği bir bölgesel savaş ihtimali var mı?

Bölgede istikrar olmadığı zaman Türkiye de istikrarlı, güvenli olmuyor. O zaman büyüme de olmuyor, huzur da olmuyor. Bölgede gerilimin yükselmesini planlı bir şekilde körükleyen bir plan var ve Türkiye, güvenlik kaygılarının bolca konuşulmasını istediği bir döneme doğru çekilmeye çalışılıyor.

Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu önceki gün görüştü. Görüşmeye dair bilginiz var mı? Önceden biliyor muydunuz?

Biliyordum. Ekrem Bey, bu gelişmelerden sonra bana “Kemal Bey’e mektup yazmayı ve kendisini davet etmeyi düşünüyorum. Uygun görür müsünüz?” dedi. Dedim ki, “Elbette görürüm.”

Hangi gelişmelerden sonra?

‘Butlan’ tartışmaları çıktıktan sonra. Şunu söyleyeyim: Kemal Bey’le iletişimsizliğimiz yok. Evine, iki kez bürosuna gittim. Dört beş farklı organizasyona davet ettim. Olağanüstü kongreye geldi, diğerlerine gelemedi. Bayram sabahlarında tüm genel başkanlarımızı ararım.

Ekrem Bey, avukatı aracılığıyla “Kemal Bey şu gün gelecek” diye bildirdi. Görüşme gerçekleştikten sonra da, Kemal Beyle gerekli sohbeti yaptığını, bunları bana aktarmak istediğini söyledi ama ben pazartesi günü göreceğim kendisini.

Çerçevesi neymiş bu sohbetin?

Kurultayda hep birlikteydik. Neyin olduğunu ve neyin olmadığını biliyoruz. En iyi Kemal Bey biliyor. Mahkemeye gitmemesini millet “Acaba bir şey var da onu mu söylüyor Kemal Bey” diye yorumluyor. “Kemal Bey’in bu konuya açıklık getirmesi parti açısından önemli” diye düşünüyor. Malum, bir sürü meczubun açıklaması oldu.........

© HalkTV