Vicdanlar giderek daha bir galeyana gelirken, Siyonistlerin vampirlikleri de daha bir artıyor
Sadece Müslüman olup olmamak söz konusu değil.. Allah'u Teâlâ, bütün insanlara ve hatta diğer canlılara da müşahede edilebileceği gibi, sadece kendi cinslerine ve yavrularına değil, yardıma muhtaç duruma düşen başka canlılara da merhametle yaklaşma özelliği vermiştir..
Nitekim, çeşitli dinlere, farklı ideolojilere bağlı insanların ve hatta nice Yahudilerin, Direniş ve Kararlılık manasına gelen 'Sumûd Hareketi'ne sadece psikolojik destek vermekle yetinmeyip, hiç beklenmedik alanlarda, Siyonist İsrail rejiminin kan dökücülüğüne karşı çıktığı görülüyor..
Birinci Dünya Savaşı devam ederken, Osmanlı devleti henüz yıkılmadan önce 1917'de İngiliz Emperyalizmi kendi Dışişleri Bakanının adını verdiği 'Balfour Program'ını ilan etti. 'Başkalarının topraklarını, diğer başkalarına peşkeş çekmek' eylemi olan program, Yahudiler arasında elbette heyecan uyandıracaktı.. Çünkü, Yahudiler 2 bin yılı aşkın bir zamandır vatansız yaşayan bir topluluk idi.. İlginçtir, o zamanlar, 1935'lerde, ünlü Yahudilerden olan ve nükleer fizikte ilklerden sayılan Albert Einstein (Aynştayn) ile bir diğer ünlü Yahudi olan psikoloji ve psikiyatri alanında o dönemde en büyük hekimlerden biri kabul edilen Sigmund Freud 'bir İsrail devletinin kurulması' düşüncesi etrafında mektuplaşıyorlardı. Freud, Yahudilerin de bir devletinin olması gerektiğine öncelik ve destek verirken; Einstein ise, 'Yahudiler devlet olunca 2 bin yıl devletsiz olmanın ezikliği ve işbilmezliği ile başka devletlerden daha az kan dökmeyeceklerinden endişe ettiğini ve tarih boyunca, en büyük silahlarından biri mazlumiyetleri olan Yahudilerin kendilerini tanıyamayacak bir duruma gelebileceğine' değiniyordu..
Freud,........
© Haksöz
