Şubat zemherisini ısıtan ateş: Şehadet!
Rahman'ın adıyla.
"Kuşku yok ki Allah yolunda çarpışan, öldüren ve öldürülen müminlerden Allah karşılığında cennet vaad ederek mallarını ve canlarını satın almıştır." (Tevbe:111)
"Ve Allah yolunda öldürülenleri ölü saymayın aksine onlar diridirler. Rızıkları Rabbleri katındadır." (Ali-İmran:169)
Türkiye'de şubat ayının "Şehitler Ayı" olarak kutlanması 1979'da Fatih Camii avlusunda şehid edilen Metin Yüksel'in şehadeti sebebiyledir. Darbe süreçlerinde yasaklanmış olsa da Türkiye'deki İslami hareketler açısından şubat ayı halihazırda bu misyonunu korumaktadır.
Tevafuk odur ki Hasan El Benna'dan Malcom X'e, İskilipli Atıf Hoca'dan Cevher Dudayev'e, Zelimhan Yandarbiyev'den Hama ve el Halil şehitlerine kadar birçok şehidin şehadeti bu aya denk gelmektedir.
Şehit, şahit ve şehadet etimolojik açıdan bir olaya tanıklık etmek, hazırda bulunmak, görmek gibi anlamlara gelir. Kelimeler terimlerin anahtarlarıdır ve açtığı kapılar anahtardan bağımsız değildir. Bu itibarla yaşadığı serüvene baktığımızda her ideolojinin kendi şehitlik terminolojisini oluşturduğunu görürüz. Devrim şehidi, görev şehidi, nöbet şehidi, gibi kategorize etmenin yanında; boğulan, yanan, karın ağrısından ya da yılan sokmasından göçük altında kalanlara kadar çerçeve oldukça genişletilmiş hatta bir fıkıh bile yapılmış. Tam şehid, dünya şehidi, ahiret şehidi gibi numaralandırılmış bir şehitlik tanımı oluşturulmuştur.
Şunu biliyoruz ki hiçbir kavram kendiliğinden meydana gelmez. Mutlak surette dayandığı bir gerçeklik vardır. Elbette müslümanlar olarak bu kavramı Kur'an' a arz ettiğimizde aslından koparılmış içi boşaltılmış ve amacından saptırılmış olduğunu görüyoruz. Hayat kılavuzu Kur'an her konuda olduğu gibi bu konuda da sözünü söylemiş ilkelerini belirlemiştir.
Kur'an'da Allah'ın eş-Şehit olduğunu ifade eden bazı ayetler şunlardır :
Enam: 19, Fussilet: 53, İsra: 96 ve Yunus: 46.
Bununla beraber Hz. Muhammed için Nisa 41'de, Hz.........
© Haksöz
visit website