Yazlık yerde kışlık lokanta (Ama kışın kapalı)
Kitchen by Osman Sezener ★
Edition Hotels, Yalıkavak-Bodrum
Bodrum’un Dubai’leşme sürecinin bir başka ürünü The Edition otel, dünyadaki başka şubeleri gibi burada da ağırlıklı olarak Ethiad ve Emirates yolcularına hizmet veriyor. Bir kez daha etraftaki fauna ve flora’yla hiçbir ilgisi olmayan, Bodrum’un doğasına düşman bir mimariyle yer işgal ediyor ve bizlere Ege sahillerinin artık bizim olmadığını hatırlatıyor. Böylesi bir otelde Michelin yıldızlı bir lokantanın olması, elbette, bir zorunluluk. Edition’ın içindeki tek yıldızlı Kitchen by Osman Sezener işte bu açığa hizmet ediyor.
Bu mutfaktan iyi yemek çıkıyor. Bu sezon 31 Ekim’e kadar açık olan lokantaya gitmek içinse belki de en doğru zaman şimdi, sezonun uzatmaları oynadığı zaman. Ama otel kışın açık olsa, bu lokanta da o zaman hizmet verse daha uygun olabilirmiş. Çünkü, evet, yemek iyi ama yazlık bir yere ve insanların yazlık yeme-içme alışkanlıklarına pek uygun değil. Ama tıpkı inşa edildiği beldeye uygun olmayan otel gibi, bu lokanta da zaman ve mekandan bağımsız olarak buraya yerleştirilmiş. Olsa da olur, olmasa da.
Kitchen’a biraz önyargıyla gittiğimi itiraf etmeliyim. Türkiye’nin zorlama bir ittirmeyle gastronomi merkezi yapılmaya çalışılan, hatta turizm politikalarınca desteklenen Urla’daki OD Urla’dan berbat hatıralar var belleğimde. OD’un sahibi Sezener buradaki Kitchen’ın da şefi, hatta iki lokantasıyla iki ayrı yıldız alma özelliğine sahip tek Türk şef. Bu onur onun yeteneğinden çok yıldızların giderek zayıflayan niteliğiyle daha ilgili ama.
GÜZEL AMA AĞIR TABAKLAR
Boş bir şef değil Sezener. Görmüş, öğrenmiş, denemiş. Ama öğrendiği ne varsa bir kerede sunmaya çalışmış. OD’un temel problemi zorlama olmasıydı. Kitchen kesinlikle daha başarılı bir proje. OD Urla’da yediğim bütün yemekler ne kadar hayal kırıklığına uğrattıysa Kitchen’ın mutfağından çıkan tabakları o kadar beğendim.
Sofraya oturduğumuzda aç ve açgözlüydüm. Festival hiç aksamadan başladı. Mavi kuyruklu karides altındaki narenciye sosuyla çok güzel birleşmişti. Bir diğer başlangıç olan çipura tartar da mükemmeldi. Üzerindeki Adana menşeili havyar tabağı zengin göstermek dışında özel bir katkı yapmadı, ama iki başlangıç da fazlasıyla tatmin ediciydi. Ama üzerinden bir-iki hafta geçtikten sonra hatırlamadım, bende bir iz bırakmadı.
Sıcak başlangıçlardan olta kalamar hem sunuş bakımından hem de deney olarak daha cüretkardı. Kalamarlar, pek çok başka yerde denendiği ve ilk kez Nobu’nun kullandığı gibi, neredeyse bucatini makarnası gibi kesilmişti. Bu köpüğü bol tabağın içinde çok derinlerden damla sakızı geliyor ama anlamak için zorlamak gerekiyor. Armut ve peynirli, üzerine kakao serpiştirilmiş mantı ise fazlasıyla zorlamaydı. Tatlar o kadar dengesizdi ki neredeyse bir tatlı tabağını andırıyordu. Ne kakao ne armut ne de peynir uyumlu bir ilişki içindeydi. İlginç olmak için uğraşılmış ama başarılı olunamamış.
Buraya kadar güzel........
© Habertürk
visit website