menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Trump şimdi de "Uğur Dündar"ı işten atacak

100 6
07.02.2025

Donald Trump’ın son kurbanı Amerika’nın en prestijli haber markası “60 Minutes” olacak gibi duruyor. Daha seçilmeden programın geçen sene 7 Ekim’de yayınlanan bölümünü takıntı haline getirmiş, hatta CBS’i lisansını iptal etmekle tehdit etmişti.

O gün “60 Minutes”in konuğu başkan yardımcısı ve Trump’ın seçimdeki rakibi Kamala Harris’ti. Hamas’ın İsrail’e saldırısının yıldönümüne denk gelen yayında programın sunucularından Bill Whitaker konuğuna gündeme uygun bir soru sordu: “Amerika bu savaşı önlemek için ne yapıyor, ne yapabilir?” Harris de kendisiyle özdeşleşen dolambaçlı bir politikacı yanıtı verdi.

CBS söyleşiden bu bölümü yayından önce haber bülteninde yayınladı. Geri kalanı da “60 Minutes”de ekrana geldi. Ama iki yanıt arasında farklılık vardı. Harris aşağı yukarı aynı şeyleri söylüyordu, daha doğrusu kayda değer hiçbir şey söylemiyordu, öte yandan aynı soruya verilen aynı yanıt da bir öncekinden belirgin bir şekilde farklıydı.

Televizyonun her saniyesi çok kıymetli, bu yüzden editörler her gün ekrana neyin getirileceği konusunda zor kararlar vermek zorunda kalırlar. Neyin yayına verilmeyeceği, neyin makaslanacağı da bir o kadar önemlidir. Belli ki “60 Minutes” montaj masasında kısalttığı Harris’in yanıtını yayın günü özünü koruyarak kısaltmış; programın dosyaları genellikle standart olarak 12-13 dakikayı geçmiyor. Bu süreye her şeyi sıkıştırabilmek de mümkün değil. Ama Trump’a göre “60 Minutes” makasını Harris’i daha iyi göstermek için kullanmış.

MEDYADA HAREKETLİLİK BAŞLADI

Bunun doğru ya da yanlış olması önemli değil. Önemli olan Trump’ın bu takıntısından vazgeçmemesi ve patronajın görevdeki Başkan’la didişmek yerine uzlaşma yolunu araması. Programın yapımcıları herhangi bir anlaşmada özür dilmeyeceklerini açıkladı, ama patronaj 25 milyon dolar verip konuyu kapatma niyetinde.

Trump kendisinin gerçek rakibi, asıl yenilmesi gereken ana muhalefet olarak medyayı görüyor. Eski danışmanı Steve Bannon geçmişte açık açık bunu söyledi. İkinci seçim kampanyasıyla birlikte medyanın ayarları da iyice bozuldu.

Seçimden önce Los Angeles Times ve Washington Post gazetelerinde kriz yaşanmıştı. Göreve başladığından beri de medyada hareketlilik bitmiyor. CNN bütün yayın akışını değiştirdi, bazı muhalif isimlerle yollar ayrıldı. İlk döneminde ekrandan Trump’ı açık açık eleştirenler şimdi uslu uslu sadece haberleri okuyor.

New York Times’ın Nobel ödüllü ekonomi yazarı Paul Krugman tam da finansal bir kriz ihtimali konuşulurken emekli edildi; gazete başka muhalif yazarları da gönderdi. NBC kısa süre önce haber operasyonuyla amiral gemisini ayırmıştı, MSNBC’de de ekran yüzleri değişmeye başladı. Bu trafiğe yetişmek mümkün değil.

© Habertürk