menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tokyo defterleri-4: Pizza sadece Japonya'da yenir

59 0
06.04.2025

Berbat ama uçakta defalarca izlenebilecek filmlerden “Eat Pray Love”ın bir yerinde Julia Roberts arkadaşına “Pizza hayal ediyorum,” diyor ve birlikte Napoli’ye gidiyorlar. Gittikleri Pizzeria L'Antica da Michele artık dünyanın başka şehirlerinde de şubesi açılan çok meşhur bir pizzacı. Şöhretini biraz da filme ve filmin uyarlandığı kitaba borçlu. Ama benim gibi buralardan öğrenip de Napoli’ye gidenler için tam bir hayal kırıklığı.

Biraz abartarak artık Napoli’de iyi pizza yapılmadığını bile söyleyebilirim. Bir yaz günü sokaktan aldığım alelade bir dilim pizzanın üzerime akıta akıta yediğim domatesleri dışında Napoli’den yeme-içme adına aklımdan pek bir şey kalmadı. Ancak o domates üzerine bir roman yazılabilir. Kim ne kadar denerse denesin o San Marzano domateslerinin bir benzerini üretemiyor.

Pizza ise dünyanın pek çok şehrinde çok iyi. Londra’da yakın zamanda yanan Chiltern Firehouse’unki mükemmeldi mesela. New York’un kendine özgü sokak pizza’sı zaten meşhur; şehrin musluk suyu hamuru özel kılıyor.

Ancak Napoli pizza’sı yapmak öyle kolay değil. Bir kere telif koruması altında ve belli standartlara uymak zorundasınız. Kullanılacak ürünlerin menşeinin İtalya olması gerekiyor örneğin. Dünya Miras Listesi’nde tescilli olduğu için global ölçekte bu sertifikaya sahip sadece 800 yer var. Kenarları kalın, ortası yumuşak, ekşi hamuru lastik gibi olması gerekiyor Napoli pizza’sının. Nerede görürseniz görün kendisini beli ediyor.

Tokyo’daki Savoy’un fırınında çıkan pizzalara Napoli standartlara uymuyor. Un ve domates İtalya’dan temin edilmiyor örneğin. Ama belki de dünyanın en iyi Napoli pizza’sını yapıyor. Pek çok Napolili şef bile bunu itiraf ediyor.

HER ŞEYİN DAHA İYİSİNİ YAPIYORLAR

Bu yüzden de Tokyo’daki bir akşamı Savoy Tomato and Cheese’de geçirdim. Japonya’nın kendi yemek kültürü çok zengin ve insan bir ömür boyu ramen ve sushi yese sıkılmaz. Bir gece Japon mutfağından feragat etmeye değerdi.

Japon mutfağı özellikle dünya savaşlarının etkisiyle dışarıdan çok şey kattı kendisine. Başka ülkelerden öğrendiklerini uyarladı ve sahiplendi. İngilizlerin Hindistan’dan getirdiği ‘curry’ artık bir Japon yemeği de sayılabilir mesela. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Japonya’ya savaş suçlusu olarak gönderilen Karl Joseph Wilhelm Juchheim serbest kaldıktan sonra vatanı Almanya’nın cağ kebabı gibi şişte yatay ve döndürülerek pişirilen çok katmanlı keki ‘baumkuchen’i Japonya’ya tanıttı. Almanya’da artık hiç baumkuchen’e denk gelmiyorum, ama Tokyo’da bakkallarda bile satılıyor. Ginza’daki........

© Habertürk