Yeni Suriye, anlaşmalar ve Türkiye
Yeni Suriye yönetimiyle SDG arasında varılan anlaşmanın ardından gerek kendi içimizde, gerekse yakın coğrafyamızda ciddi bir hareketlilik başladı. Özellikle hareketlilik diye ifade ediyorum. Çünkü bunu tartışma başlığıyla sınırlandırmak yetersiz olur. Kaldı ki birkaç istisna dışında ülkemizde bu alanda ortaya çıkan tartışmanın, söz konusu hareketliliği kuşatan bir perspektife sahip olduğu da söylenemez.
Sadece bu anlaşmaya bakarak değil, üç tarihi not ederek anlama çabasına girebiliriz. Birincisi 22 Ekim 2024 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Öcalan’ın terör örgütünün feshedilmesi ve silahların bırakılması yönünde çağrı yapmasını ortaya koyması. İkincisi yine 2024 Aralık ayının ilk haftasında gerçekleşen Suriye Devrimi. Üçüncüsü 27 Şubat 2025 tarihinde Öcalan’dan gelen çağrı mektubu. Bunların birbiriyle önemli bağları var. Ama hepsini aşan başka bir arayış olduğunu da görmek gerekiyor.
TÜRKİYE’NİN ELİ VE GÜCÜ
Öncelikle bu anlaşma metninin ortaya çıkışında Türkiye’nin doğrudan katkısı olduğunu, bunun çok boyutlu bir istihbari ve diplomatik süreçle şekillendiğini vurgulayalım. “ABD helikopterle Mazlum Abdi’yi getirdi, bütün planlama ona ait” demek olup biteni yansıtmaktan hayli uzak. Amerika elbette bölgede bunca destek verdiği, sözde yönetim tecrübesi aktardığı yapıyı yapayalnız bırakmak niyetinde değil. Ancak Suriye’nin kuzeyinde ülkemize yönelik tehdit oluşturan bir yapının, o ülke içinde bütünleşme ve........
© Habertürk
