Güçlü Türkiye, demokratik siyaset
Türkiye, uzun yıllardır mücadele ettiği ve hayli yüksek bedeller ödediği bir soruna dair önemli bir aşamaya geldi. 27 Şubat tarihinde terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrı, sadece içeriği açısından değil, o metne gelen sürecin hikayesiyle de önemli. Dahası bu çağrının ortaya çıkaracağı etkiler, pek çok yeni hikayeyi ve başlığı önümüze çıkaracak.
Örgütün kendisini feshetmesi ve silahların bırakılması üzerine kodlanan dönem, 22 Ekim itibarıyla sayarsak aşağı yukarı 4 ay sürdü. Böyle bir çağrının ortaya çıkmayacağından tutun da, çıksa bile her anlama gelebilecek sözlerle örülü olacağını iddia edenler yanıldı. Tıpkı aynı dönemde “Eğer böyle bir çağrı yapılacaksa mutlaka terör örgütüyle devlet ve hükümet arasında bir pazarlık vardır” diyenlerin yanıldığı gibi.
NEDEN GÖREMİYORUZ?
Kimin ne kadar yanıldığının bir önemi yok demek mümkün değil. Zira Türkiye’de bu meseleleri enine boyuna tartışacak bir aktör zenginliği olduğunu söyleyemeyiz. Yıllarını bu sorunlara kafa yorarak geçiren isimlerin olup biteni tasavvur etmekte zorlanmasının pek çok nedeni olabilir.
Buna dair yakın geçmişte bu köşede bazı değerlendirmeler aktardım. Onların üzerine şunu ekleyebilirim. Bu durum yeni dönemde de devam edecek gibi. Mesela dinamikleri farklı olsa bile Suriye konusunda da benzer bir analiz körlüğü yaşanmıştı. Türkiye’nin uzun yıllar İdlib’te yönettiği alanları ve........
© Habertürk
