menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Şeker, bayram ve isim değiştirme merakımız!

87 0
10.04.2024

Bir zamanlar ne Osmanlı ne de Cumhuriyet memurlarının ayak bastığı, dolayısıyla “resmi”hiçbir uygulamanın etkisinde kalmayan, tamamen “sivil”, Cizre’deki “Medresa Sor” (Kızıl Medrese) veya civardaki Kürt medreselerinde yetişen din alimlerinin sakinlerine “rehberlik” ettiği, dolayısıyla hayatın hiçbir dış etkiye maruz kalmadan en saf haliyle sürdüğü doğduğum köyde ve civar mıntıkada, bundan elli sene önce ve hatta ondan da elli yüz sene önce, aslında İslamiyet’i kabul ettikleri günden o güne iki dini bayramdan birisinin adı “Eyda Remezanê” (Ramazan Bayramı), diğerinin adı da “Eyda Heciyan” (Hacılar Bayramı)’ydı.

Şeker kıttı, çay bile kıtlama içilirdi. Kelle şekeri ki ancak keserle kesilirdi Musul’dan gelirdi. Sertti, kolay erimezdi, çaya konmaz, çaya katık edilirdi. Rengarenk şekerlemenin adı ise “şeklame” veya “xemîrok”tu, tek tüktü, annelerimizin sandıklarında saklanırdı, istisnai zamanlarda çocuklara verilirdi.

Ramazan Bayramı’nın tek tatlısı, “kade” denilen bir tür çörekti. (“Kade” geleneği -ki şehir merkezindekiler ona “totik” der- hâlâ sürüyor. Yumurtalı hamurun içine, tereyağı, ceviz içi ve şekerden oluşan karışım hamurun içine sürülür, tandırda pişer, muhteşemdir.)

“Hacılar Bayramı”nın bir diğer adının “Kurban Bayramı” olduğunu şehre geldikten sonra öğrendim. Bizim oralarda yaygın mezhep Şafiiliktir. Şafii mezhebine göre kurban farz değil, sünnettir. Sünneti yerine getirmek isteyen varlıklı aileler, bayram namazı ile sonraki üçüncü günün akşamı arasında keserler kurbanları. Hanefilerde durum biraz farklı.

Dolayısıyla bu bayram “kurban” değil “hacılar” bayramıydı. Mekke’ye gitmiş olan hacı adayları o üç gün içinde bir yığın vazife yerine getirir; Araf’a varır, Mina’da şeytan taşlar, kurban keser, Kabe’yi tavaf eder, Safâ ve Merve tepelerinde, Mekke’deki farklı kutsal mekanlarda ibadet eder, “hacı” olurlar. Kurban kesme bunların arasında yer alan bir ibadettir, asıl olan Kabe’yi tavaf olduğundan o gün, o vazifeyi yerine getirmiş olanlar hacı olur, bayram ederler. Bizim oralarda ve başka yerlerde “Hacılar Bayramı” denmesinin sebebi bu olsa gerek.

Eskilerden Reşat Ekrem Koçu’dan Ahmet Rasim’e, günümüz muharrirlerinden Gökhan Akçura’dan Murat Bardakçı’ya kadar, kültür tarihi, şehir gelenekleri, dini törenler konusunda kalem oynatanlar, 1930’lu yıllara kadar bu memlekette iki dini bayramın kutlandığını, birisinin adının “Iydi Saidi Fıtr” ötekinin de “Iydi Saidi Edha” olduğunu yazarlar. Birincisi, “mutlu, uğurlu mübarek oruç bozma bayramı”, öteki de “mutlu, uğurlu, mübarek Kurban Bayramı”dır. Halk arasında Ramazan Bayramı’nın adı da “Şükür Bayramı”dır.

Cumhuriyetin ilanından hemen sonra “Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Yasa” kabul edildi. Bu kanunda ve on sene sonra 27 Mayıs 1935’te kabul edilen 2793 Sayılı Yasa’da da bu bayramların isimleri değiştirildi, halk arasında “Ramazan veya Şükür Bayramı” olarak bilinen “Iydi Saidi Fıtr”ın adı bu kanunla “Şeker Bayramı” yapıldı.

Ben 1971 yılında mektep okumak üzere şehre geldim, ilk defa okul Ramazan’ın bitiminde birkaç gün tatil edildi, okul “Şeker Bayramı” yüzünden tatil edilmişti, bu ismi ilk defa o mektepte duydum.

1935 yılından 1980 yılına kadar “Ramazan veya Şükür Bayramı”nın resmi adı “Şeker Bayramı” olarak kaldı. O sene........

© Habertürk


Get it on Google Play