menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kim yaşıyorsa öksüz değilsiniz?

129 13
22.05.2024

Büyük yazarların birbirleriyle ilgili fikirlerini okumak, onların da birbirleriyle ilgili biz sıradan insanlar gibi, birbirimizle konuştuğumuz gibi konuştuklarını duymak çoğu zaman bizi eğlendirdiği gibi bazen de hayal kırıklığına uğratır bizi.

Mesela “Rus Edebiyatı Dersleri” (İletişim Yayınları) kitabını okuduğunuzda görürsünüz Nabokov, Dostoyevski’den nefret eder. Onun “tutarsız düşünürlüğünü”, sürgüne gittiği Sibirya’da inşa ettiği İsa sevgisinden mütevellit “berbat dinciliğini”, içinden “tiz” bir sesle konuşan “vaizi” tahammül edilmez bulur. Ders verdiği öğrencilerine onu anlatırken, “onu madara etmek için sabırsızlanıyorum” der. Ona göre Dostoyevski “Büyük bir yazar değil, hayli vasat bir yazar”dır. Ama mesela aynı Nabokov, Gogol’a bayılıyor, Tolstoy’a ise derin bir hayranlık besliyor.

Hayatının son dönemlerinde Tolstoy’la çok uzun bir zaman geçirmiş olan Maksim Gorki, “Tolstoy’dan Anılar” (YKY) kitabında Tolstoy’un yazdıklarını sadece Homeros’la kıyasladığını, onun dışında Shakespeare, İbsen, Dostoyevski gibi yazarları da küçümsediğini yazar. Tolstoy sadece başka yazarları değil, kendi yazarlığını, bulunduğu yeri de beğenmeyen bir yazardı; yazarlık onun için yeterli bir uğraş değildi sanki, peygamber olmak istiyordu. Bu yüzden Tanrıya bile kafa tuttuğunu yazar Gorki. Şu sözler Gorki’nin:

“Onu her şeyden önce daha çok uğraştıran, açıktan açığa uğraştıran düşünce, Tanrı düşüncesi. Gerçekte bir düşünce değil de kendinden daha yukarılarda duyduğu bir şeye karşı çılgınca bir direnme gibi bir şey bu zaman zaman.”

Peki Gorki’nin Tolstoy’a dair fikri neydi?

Bu sorunun cevabı tek cümlesinde özetlenebilir:

“Bu adam yaşadığı sürece öksüz sayılmam yeryüzünde.”

Stefan Zweig, “hayatım yetmez onu bitirmeye” dediği Balzac hakkında bir kitap yazmak için tam on yılını verdi. İntihar ettiğinde kitap tam istediği gibi bitmemişti henüz. Ekonomiyi, tefeciliği, şehri, modayı, gündelik hayatın çeşitli veçhelerini romanı aracı yaparak bize öğreten yazar olarak gördüğü Balzac’la yine de zaman zaman dalga geçer, onun aşk karşısındaki şapşallığı, borç para alarak burjuva bir hayat yaşamaya çalışması, onlara özenmesi gibi zaaflarıyla alay eder. Gorki de “Tanrı gibi adam” dediği, “o varsa gerisi yalan” dediği Tolstoy’un bazı davranışlarından “tiksindiğini”, “iğrendiğini” yazar ona dair anılarını anlattığı kitabında.

Tolstoy’un hayatının son yıllarında bir romancıdan çok bir “derbeder” gibi yaşamasının sebebi, kendinden büyük gördüğü tek varlık olan Tanrı’nın elinde bulundurduğu “ölüm” tekelini kıskanması, onu kendine rakip görmesiydi. Bir gün okumak üzere günlüğünü verir Gorki’ye. Gorki günlükte, “Tanrı benim isteğimdir” diye bir özdeyiş okur ve çarpılır. Kitabı geri verirken, bunun ne demek olduğunu sorar Tolstoy’a. “Bitmemiş bir düşünce,” der Tolstoy, kısık gözlerle sayfaya bakarak. “Tanrı benim onu bilme isteğimdir demek istiyordum belki… Hayır, hayır o da değil…” Gülmeye başlar, kitabı dürüp tomar yaparak gömleğinin kocaman cebine sokar. Gorki der ki:

“Tanrı’yla çok şüpheli ilişkileri var; bu bana ‘bir inde iki ayı’yı anımsatıyor hep.”

Uzun ömrünün bu deminde ulaştığı yerin adı” hiç”ti. Gorki’nin bu zamanlarda gördüğü Tolstoy, “Demir çarık, demir asa yeryüzünü dolaşan, bir manastırdan ötekine, bir ermişten ötekine koşan bir yersiz, yurtsuz”du. “Ne yeryüzü onlar içindir ne de Tanrı, Tanrıya yalvarışları alışkanlıktandır, için için bir öfke duyarlar O’na.”

Tolstoy, bütün zamanların en büyük yazarı; romanı “Anna Karenina” da bütün zamanların en büyük aşk romanı olarak kabul edilir. Anna karakteri, dünyada ne kadar kadın varsa hepsinin bin sayfalık bir romana sıkıştırılmış halidir. Kadın ruhu dibi olmayan sonsuz bir kuyuysa eğer, Tolstoy bu romanıyla o kuyunun en dibine ulaşmış yazardır. O derinliklere inerken nasıl büyük bir incelik gösterir, nasıl bir zarafetle dalar oralara, okuyanın nutku tutulur. Kadını bu kadar iyi anlamış bir yazar kim bilir gerçek hayatında nasıl ince bir adamdır? Ama Gorki’ye göre tam tersi; Tolstoy, romanını okuduktan sonra aklımıza gelen bütün o inceliklerden uzak, “iğrenç” düzeyde kaba, kadınlara karşı yontulmamış bir köylü kadar açık seçik kelimeler kullanan “tiksindirici” bir, -bir........

© Habertürk


Get it on Google Play