menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kadın gibi olmak…  

13 0
09.03.2025

YILLAR önce sosyal medyada dolaşırken 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla kaleme alınmış bir makaleye rastlamıştım.

Bir süre önce hafızamda canlandı, 8 Mart’ta yazarım diye bir kenara not düşmüştüm…

“Suçtur kadın olmak... Çünkü herkesin sahip olmak istediği bir bedenin vardır... Korumak zorunda olduğun bir namusun ve sevmeye yasaklı törelerin…” diye başlıyordu.

En çok etkilendiğim cümlesi de şöyle devam ediyordu:

“Adam gibi adam derler de, kadın gibi kadın demezler mesela…

Taş gibi derler…

Soğuk olmak zorundadır, hissetmemesi gerekir, iyi gözükmelidir ama öyle çok iddialı da olmaması gerekir.”

O denli haklıydı ki…

“Adam gibi…” denirse onurlanır…

Ama birisi, “kadın gibi…” dediğinde hakaret kabul edip kavga çıkarır…

Oysa ona bu hissi yaratan hayatın dayatmasından başka bir şey değildir…

Yaşamında yücelttiği eril tahakküm, kadını “bedensel güvensizlik, hatta sembolik bağımlılık halinde tutan” o yasaya tabi tutar…

Bu yasa kadını da yaşamının her adımda algılanan varlığa; başkalarının bakışıyla var olan ve o bakış için var olması öğretilen kimliğe dönüştürür…

Adına, gelenek, töre, ahlak, ar koyup, dikenli tellerle çevirdiği kurallardır onu bu hale dönüştüren…

Sıcakkanlı, çekici, el altındaki nesne olmalıdır…

Oturup........

© Habertürk