menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Cilo'nun gençleri…

28 0
11.08.2024

YÜKSEKOVA’dan çıkıp güneye doğru yöneldiğimizde yol tabelaları hafızamda 1990’lı yıllarda bu yolda yaşadıklarımızı çağrıştırdı.

Kamışlı, Karlı, Gürdere, Dağlıca…

O dönem her 10 kilometrede bir kontrol noktası vardı…

Önünüzü kesen bazen jandarma, bazen de polis olurdu.

Kimi zaman da kim olduğunu bilmediğimiz kişiler…

Bazen de terör örgütü PKK’nın militanları…

Çoğu zaman şoförümüz veya bize destek için yanımızda gelen bölge muhabiri arkadaşımız tereddüt içinde kalır, biz ayrıldıktan sonra başlarına bir iş gelme kaygısından söz ederdi.

Bazen bu durum bıkkınlık verir önümüzü kesenlerle söz dalaşına girer, ceza olarak saatlerce bekletilirdik.

Telefonla ulaştığımız kişilerin devreye girmesi sonucu yola devam ederdik…

O gün yaşardıklarımızı düşünerek yol alırken, Cilo dağının en güzel noktalarından biri olan Sat Gölleri yol ayrımında kendimi buldum.

BURAYA GİRMEK CESARET İSTERDİ

Buraya girmek veya gitmeye cesaret etmek yürek isterdi.

Bir keresinde o cesareti bulmuş, ama yarı yolda özel harekatın uyarısı sonucu dönmek zorunda kalmıştık.

Bu kez Cilo Festivali’nin güvenliği dolayısıyla yol kavşağında görev yapan jandarma şöyle bir baktı ve devam etmemizi istedi.

Yol sürprizini de ardı sıra önümüze sergiledi; hep tersi olur sanırdım, ancak coğrafya yükseldikçe güzelleşti.

Önce ağaçlar bodurlaştı, yerlerini dağ çiçeklerine bıraktı.

Muhteşem bir sarısı olan Dağ Nergisinin bu denli güzel koktuğunu bilmezdim…

Kısa sürede Cilo dağlarının buzulları görüldü, onu çağlayan ve her bir yarından aşağı doğru güçlü şekilde akan dereler izledi.

Buzulların görüntüsünün muhteşemliği , altından akan derenin coşkusuyla bütünleşmişti.

İkiyaka bölgesinin en güzel noktasına ulaştığımızda ise karşımda muhteşem bir manzara duruyordu.

“HİÇ GELMEDİ Kİ ÇAY İÇMEYİ ÖZLESİN”

Festival için gelen ve yakın köylerden olduğunu belirten yaşı 70’i aşkın iki köylü, “Gelmediği yeri nasıl özler, buraya hiç gelmedi ki! Dağa ne zaman çıkmış? Hep Suriye’de yaşadı…” dese de terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın “Çay içmeyi özlediği” ileri sürülen o göl karşımdaydı…

Sahada da on bini aşkın insan ve yine binlerce otomobil…

Bu kadar kişiyi buraya getirmek bir yana, getirebilmiş olmak da büyük bir başarı.

Çünkü tam bir saat 15 dakika süreyle........

© Habertürk


Get it on Google Play