menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Nereye gitti bu çocuklar?

28 0
yesterday

Zach Cregger, 2022’de “Barbarian” ile dikkat çekici bir çıkış yapmış; yılın en iyi korku gerilim filmlerinden birine imza atmıştı. Türkiye’de ilk gösterimini çevrimiçi olarak yapan “Barbarian”, finansal açıdan da başarılı olmuştu. Dolayısıyla, Cregger’in yeni projesi merakla beklenir hale gelmişti.

O da beklentileri boşa çıkarmadı. İkinci filmi “Silahlar”ın (Weapons) 2023’te yapımcıların eline geçen senaryosu o kadar beğenildi ki endüstrinin önde gelen şirketleri projeyi üstlenmek için aralarında rekabete girdiler.

“Barbarian” fikrin özgünlüğü ve hikâyesiyle öne çıkıyordu. “Silahlar” için de aynısı geçerli. Gayet sakin bir tempoda ilerlemesine rağmen seyirciyi hemen yakalayan ilk 30 dakika, Zach Cregger’in hikâye yazma ve anlatım maharetlerinin açık bir göstergesi adeta.

Peki, gecenin o saatinde nereye gidiyor bu çocuklar? Neden geri dönmüyor ve kayboluyorlar? Olay neden aynı sınıfta eğitim gören çocukların başına geliyor? O gece evinden çıkmayan tek çocuk olan Alex’in sırrı ne? Yerel polis bir yana, FBI’ın dahi devreye girdiği olay, her yönüyle araştırılırken, öfkeli velilerin sınıf öğretmeni Justine’i (Julia Garner) her şeyin tek sorumlusu olarak gördüğü gergin bir toplantı sahnesiyle bitiyor filmin ilk sekansı. Öyle ki, Müdür Marcus Miller (Benedict Wong) kurtarıyor öğretmeni öfkeli velilerin ellerinden. Çoğunluk onu kasabanın cadısı olarak görüyor. Olay birkaç yüz yıl önce geçse bağlayıp yakacakları kesin. Üstelik ellerinde öğretmenin aleyhine ne kanıt ne ipucu var.

Zach Cregger, filmin geri kalanını farklı karakterlerin bakış açısını takip ettiği farklı bölümlerden oluşturuyor ve zaman içinde ileri geri giden bir hikâye kurgusu tercih ediyor. Önce öğretmen Justine’in sınıfın kaybolmayan tek öğrencisi Alex (Cary Christopher) ile bağ kurma çabalarını izliyoruz. Sonra, Justine’i oğlunun kaybolmasından sorumlu tutan acılı baba Archer Graff’ın (Josh Brolin) bakış açısına geçiyoruz. Oğlunu tek başına yaptığı özel araştırmalarla bulmaya çalışan Archer’ın yolu, cadı olarak gördüğü Justine ile kesişiyor.

“Justine” ile “Archer” başlıklı iki bölüm, gizemi ve gerilimi daha da büyüterek merak öğesini giderek artırıyor. Üçüncü bölümde Justine’in erkek arkadaşı polis memuru Paul’ün (Alden Ehrenreich) bakış açısına geçmemiz, açıkçası hayal kırıklığı yaratıyor ilkin; çünkü “Archer” bölümü, en az çocukların kaybolması kadar acayip bir olayla sona ermişken “Paul” bölümünün, özellikle filme dahil olan madde bağımlısı hırsız karakteri James (Austin Abrams) ile birlikte bizi gizemden uzaklaştırdığını; konu dışına çıktığımızı düşünüyoruz. Sonraki bölümde James’in bakış açısına geçmemiz daha da şaşırtıcı oluyor ama süre ilerledikçe, izlediğimiz her şeyin bizi ve karakterleri dolaylı yollardan gizemin merkezine çektiğini fark ediyoruz. Sürprizleri bozmamak için kimin bakış açısına geçtiğimizi söylemek istemediğim son iki bölümde ise........

© Habertürk