Formula 1'in çılgın ve uçuk pilotu
Brad Pitt’in, “30 yıl sonra Formula 1 pistlerine dönen yarış otomobili sürücüsünü canlandıracağı” haberi ilk duyulduğunda, motor sporları dünyasından birçok kişi dudak bükmüştü. Sorunları elbette Brad Pitt’le değil, canlandıracağı Sonny Hayes karakterinin yaşı ve 30 yıl sonra Formula 1’de yeniden yarışacak olmasıydı.
Yönetmen Joseph Kosinski ile Ehren Kruger’in “F1 Filmi” (F1: The Movie) için yazdıkları hikâyenin odaklarından biri de yaş, yaşın getirdiği sınırlamalar ve bu duruma gösterilen tepkilerle ilgili…
Sonny Hayes yıllar önce aynı pistlerde yarıştığı Ruben Cervantes’den (Javier Bardem) gelen teklifi gülerek hemen reddediyor zaten. Kabul ederse, önündeki tek engelin yaşı olmadığını biliyor. F1 camiası ve medyadan gelecek tepkiler bir yana, Ruben’in onu ikinci pilot olarak dahil etmeye çalıştığı Expensify APXGP F1 Takımı’nda da hiç hoş karşılanmayacağının farkında. Ki çılgın teklifi kabul edip takıma dahil olduğunda başta birinci pilot “Çaylak” Joshua Pearce (Damson Idris) olmak üzere hiç kimsenin kendisine inanmadığını görüyor. Daha önemlisi, takımın başarısızlığı nedeniyle Ruben’in ikinci pilot bulma konusunda çok zorlandığını, ilk değil dokuzuncu tercihi olduğunu öğreniyor. Ama kararını verdikten sonra da geri adım atmıyor. İlk deneme sürüşünden itibaren elinden gelenin en iyisini yapıyor ve sadece kazanmaya odaklanıyor.
Hayes, başlangıçta kendisine inanan tek kişi olan Ruben’in teklifini kabul ettiğinde, aklıma spor filmi klasiği “Rocky” (1976) geldi. Rocky de kaybedeceğini bile bile kabul eder Apollo’nun maç teklifini. Rakibi kadar iyi olmadığını düşünür. Önemli olan, ringde iyi mücadele ederek kendisine olan saygısını kazanmak, serseri olmadığını kanıtlamaktır. “F1” ilerledikçe Hayes’in Rocky’den çok farklı biri olduğu netleşiyor. Rocky ile ortak noktaları, yaptıkları işte zirveden çok uzak olmaları ama ellerine geçen fırsatın değerini bilip çalışmaya ve disipline inanmaları…
Açılış ve final sahnelerinden, para kazanmayı umursamadığını biliyoruz. Sonuçta, minibüsünde yatıp kalkan, göçebe gibi yaşayan biri. Peki, para için değilse neden kabul ediyor? Ruben teklifi yapıp gittikten sonra barmaid de aynısını soruyor ona. Hayes sadece gülüyor ve sonraki sahnelerde teklifi kabul ettiğini anlıyoruz. Aynı soru finalde de soruluyor kendisine: Hayes yine gülüyor ve sessiz kalıyor. Ama geçip giden 2.5 saatin sonunda yanıtı artık biliyoruz. Çünkü Sonny Hayes, yaptığı işi, çok büyük bir tutkuyla seviyor. Eli ayağı tuttukça aynı işi yapmaya devam edeceği belli.
“F1 Filmi”nin en sevdiğim yanlarından biri oldu Sonny Hayes’in bu büyük tutkusu. Birçok spor filminde ana karakterler, genellikle kendilerinden ziyade bir çocuk, kadın veya maddi / manevi somut hedefler için kazanmak isterler. Hayes ise kendisi için, keyif aldığı için yapıyor her şeyi. Açılış ve final, onun hiçbir yerde kalıcı olmak istemediğinin, kariyer peşinde koşmadığının göstergesi aynı zamanda. O yüzden, Ruben’in teklifini kabul ederken asıl motivasyonunun gençliğindeki kazanma arzusuyla........
© Habertürk
