Yeni bir Star Wars filmine ihtiyaç var mı?
Aslında, daha önce yüzlercesini yaşadığım, sıradan günlerden biriydi önceki gün. Güneşli serin bir sonbahar sabahı ne kadar sıradansa o kadar sıradan. Evden çıktım. İstasyonda treni beklerken telefonuma bir masaj geldi. Uzun, uzun yıllar öncesinden beri tanıdığım, çocukluğumun başrol oyuncularından bir arkadaşımın adını gördüm ekranda! Şimdi uzak galaksiler kadar uzak olan çocukluğumdan kalan üç-beş anı koşuşturdu bir an etrafımda. Mesajı açtım. Bir haber link’i yollamış altında da, “Seninkiler geri dönüyor” yazmış. Link’e tık’ladım, istasyon bir zaman makinasına döndü bir an, 43 yıl geriye Çemberlitaş Şafak sinemasının karanlık salonuna döndüm. Çocuk gözlerim fal taşı gibi açılmış, büyük bir heyecanla perdedeki filme bakıyordum. Kalbim 10 yaşındaydı o zaman. Bugün, güneşli serin bir sonbahar sabahı, tren istasyona yaklaşırken, 53 yaşındaki kalbim aynı heyecan ve mutlulukla çarpıyordu. Arkadaşımın yolladığı link’teki haberdeki fotoğrafta Ryan Gosling sağ yanağında bir yara, kirli yüzü dağınık saçlarıyla denizin ortasında, muhtemelen bir teknede bana bakıyordu. Fotoğrafın altında, ‘İlk kare: Star Wars: Starfighter’ yazıyordu…
Star Wars’u ilk izlediğimde o küçücük kafamın içinde ucu bucağı olmayan sonsuz bir galaksinin kapıları açılmıştı. İçinde yüzlerce gezegeni olduğu, bin bir türlü acayip canlının yaşadığı, ona her baktığımda başımı döndüren bir galaksi. Ve 43 yıldır ne zaman bu dünya beni boğsa nefes almak için o çok çok uzak galaksiye gidiyorum bir başıma... Star Wars sadece bir film değil bir daha geri gelmeyecek çocukluğuma açılan büyülü bir kapı benim için. İyiyle-kötünün, karanlıkla-aydınlığın, gülmekle-ağlamanın, cesaretle-korkunun iç içe geçtiği kapının arkasındaki o evrende ortaya çıkan........
© Habertürk
