menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Geçmişe gidip bugünü değiştirmenin bir anlamı var mı?

35 1
13.09.2025

40 yıl nasıl bu kadar hızlı geçer ya! Geçmemeli yani; 40 yıl bu, onlarca ay, yüzlerce hafta, binlerce gün, on binlerce saat, yüzbinlerce saniye, milyonlarca salise… Bu kadar hızlı geçmemeli ama geçiyor, geçmiş, geçti!

Geçenlerde okuduğum bir haber yüzünden tüm bu 40 yıl şaşkınlığım. ‘Geleceğe Dönüş’ (Back To The Future) filminin 40. yılı nedeniyle yeniden sinemalarda gösterime gireceğini bildiriyordu haber. Marty McFly gibi binip zamanda yolculuk yapabileceğim bir DeLorean’ım yok maalesef. Karşımdaki boş duvara bakıp, kafamın içinde 40 yıl öncesinden kalan bölük pörçük hatıralar arasında topladığım parçalarla 14 yaşımın puzzel’ını tamamlamaya çalışıyorum... Kenarlar tamam ama ortada kocaman bir boşluk var. O boşluğa bakıp bakıp dünyanın sonuna 28 gün, 6 saat, 42 dakika ve 12 saniye kaldığını söyleyen bir tavşanın peşinde helak olan zavallı Donnie Darko’ya Gretchen’in dediği gibi, “Zamanda geri gidip saatlerce süren tüm o acıları, karanlığı yok edip yerine daha iyi bir şey koyabilseydik n’olurdu acaba” diye düşünüyorum!

Geleceğe Dönüş’ün kahramanı Marty McFly’ın eline bu sorunun cevabını bulmak için bir fırsat geçiyor. Çılgın bilim insanı ‘Doc’ Emmett Brown’ın bir zamanda yolculuk makinasına çevirdiği DeLorean’la 1985’ten 30 yıl geriye 1955’e, annesiyle babasını daha tanışmadığı, kendisinin doğmadı bir zamana, gidip kendi geleceğini kendisi inşa ediyor!

40 yıl önce Geleceğe Dönüşü sinemada izleyip çıktığımda bir gün 2025 diye bir yılın geleceğiyle ilgili hiçbir şey bilmiyordum. İnsanın geleceğini kendisinin inşa edebileceği ise aklımın köşesinden bile geçmiyordu!

Geleceğe Dönüşü ilk nerede izledim hatırlamıyorum doğrusu. Bakırköy Sinema 74 ya da İncirli sinemalarından biri olabilir. O yaşlarda Bahçelievler’de Taksim’e gitmenin yurtdışına çıkmak gibi bir şey olduğunu hatırlıyorum. Biz küçüktük İstanbul ise........

© Habertürk