menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

'Adolescence' ve 'Akıllı Telefonsuz Çocuklar' kampanyası

30 0
28.03.2025

Babamla ayrı dünyaların insanlarıydık! O hasta Fenerbahçeliydi, ben Galatasaraylı. O türkü severdi ben Tom Waits. O her yemeği severdi ben severek yediğim yemek sayısı iki elin parmaklarını geçmez. O kumaş pantolon adamıydı ben kot. Uzun uzun baba-oğul sohbetimiz olmazdı, kısa cümlelerle anlatırdık kendimizi birbirimize. O tek başına bir ailenin yükünü taşıdı omuzlarında 40 yıl, ben kendi ağırlığımın altında eziliyorum her Allah’ın günü! ‘Bütün blogger’ların atası’ Fransız yazar Montaigne, ‘Babalar ve Çocuklar’ başlıklı denemesinde, “Çocukların babalarına karşı duydukları saygıdır daha çok” diyor: “Babalar ve çocukları arasında duygu düşünce alışverişleriyle beslenen dostluk kurulamaz. Dünyaları çok ayrıdır. Babalar bütün gizli düşüncelerini çocuklarına açmazlar, yakışıksız bir sırdaşlık yaratmamak için… Dostluğun baş görevlerinden biri olan uyarmalar, akıl vermeler de çocukların babalarına yapabilecekleri şeyler değildir.” Babamla dost değildik, onun gizli düşüncelerinden de hiç haberim olmadı; son yıllarda on akıl vermeye çalıştığım anlar oldu doğrusu! Şimdi geriye dönüp baktığımda ne kadar manasız olduğunu gördüğüm, havalı ama için boş cümlelerle ona yol göstermeye çalıştım. 75 yıldır yolda olan bir adama yolun ne olduğunu anlatmaya çalışmak; saçmalık! Büyük romanlara ya da filmlere konu olamayacak kadar sıradan bir baba-oğulduk biz... En büyük çatışmaları Fenerbahçe-Galatasaray maçları sonrası yorumları ayrı ayrı odalarda izleyen bir ikiliydik o kadar... Birlikte geçirdiğimiz her bir günde, hayat denilen deniz boyumuzu ne kadar aşarsa aşsın bildiğim tek şey babamın beni benim de onu sevdiğimdi o kadar…

“BABAMIN YARATTIĞI BENSEM BENİM Kİ NASIL BU OLDU!..” 13 yaşında sınıf arkadaşı kızı öldürmekle suçlanan Jamie’nin öyküsünü anlatan ve iki haftada 66.3 milyon izlenmeyle Netflix’in en çok izlenen ‘mini dizi’si olan Adolescence’in son bölümünde baba Eddie Miller’ın sözleri yüzünden günlerdir babamla ilişkimi düşünüyorum. Göz yaşları içinde karısına babasının kendisini nasıl kemerle dövdüğünü anlatan Eddie, kendisinin oğluna fiske vurmadığını söylüyor: “Babamın yarattığı bensem benimki nasıl bu oldu!..” Bugün burada, bu yazıyı yazan kişi babamın yarattığı kişi mi? Bilmiyorum! En azından başta onun olmamı istediği kişi olmadığımı biliyorum; bugün olduğum kişiyle gurur duyduğunu ise kendisi söyledi ölmeden bir süre önce… Uzun cümleler kurduğumuz o sohbet için 50 yıl beklememiz gerekmişti! ‘Daha erkek gibi erkek’........

© Habertürk