Heybetli aşk
Çocukken ünlü meraklısı tiplerden değildim. Odamın duvarlarında ünlü posterleriyle büyümedim. Ne şarkıcı, ne oyuncu öyle çok bilmezdim, meraklısı da değildim.
Hatta yıllar sonra mesleğim "Magazin" olduğunda ilk ailem "Ne alaka sen ünlü bilmez, tanımazsın, hatta hiç meraklı bir tip değilsin" diyerek şaşırdı.
Yıllar içinde birçok arkadaşım, "Sen nasıl magazincisin. Hiç dedikodu yapmıyor, iki magazin dedikodusu vermiyorsun" diye bana kızardı. Oysa ki, ben mesleğimi çok sevdim ve her zaman bambaşka şekilde yorumlamaya çalıştım.
Meraklıydım da...
Neye mi? Kendine has, şahsına münhasır, tarzı, tavrı olan her şeyi merak ederdim. Mesela kabadayılar neslinin sonuncusu Hasan Heybetli ve Muazzez Abacı'nın heybetli mi heybetli, dillere destan aşkını ve yaşadıklarını merak ederdim. Önceki gün Hasan Heybetli'nin vefat haberini duyunca, o büyük aşk gözümün önünden bir kez daha akıp geçti.
İlk mesleğe başladığım, magazinin kaliteli yıllarında konuşulduğu zaman hemen dikkat kesilirdim. Meraklanır, detay detay sorardım magazin büyüğü abilerime, ablalarıma. Bu aşkı tanıyan, fotoğraflayan, görüntüleyen, şahıslarla röportaj yapan kişilere anlattırırdım. Çünkü Muazzez Abacı ve Hasan Heybetli........
© Habertürk
