Liyakat yoksa kurtuluş yok!
Pek çoğumuz, bir şeylerin yolunda gitmediğini, bir tür çöküşün eşiğinde olduğumuzu hissediyor. Peki, bu hissin kaynağı ne ve daha da önemlisi, bu gidişattan kurtuluşumuz mümkün mü? Bu sorunun cevabı, şüphesiz ki liyakat ve siyasetin temelden sorgulanmasında yatıyor. Siyaset, öyle herkesin yapabileceği basit bir iş değildir. Siyasetçi, sadece halka nutuklar atan, büyük vaatler veren bir figür olmamalı; o, aynı zamanda analitik düşünen, toplumun nabzını tutan ve en önemlisi, insanı tanıyan bir lider olmalıdır.
Bir siyasetçinin kendi mahallesindeki insanları tanımaması, onların ne iş yaptığını, ne derdi olduğunu bilmemesi ne kadar ironik, değil mi? Gerçek siyaset, halkın sofrasında bir çay içebilmek, onların dertlerine kulak verebilmekle........
© Haberton
