Uykudan 33 masal
Anlamını bilmezsin ama susarsan kaybolacakmış gibi gelir. İşte ben o anlarda yazdım. Gecenin kimseye ait olmayan saatlerinde, sessizliğin bile sesi varken. Yazdıklarımın başında uzun girişler yoktu. Konulara hazırlık yapmadım. Çünkü bazı hisler aniden gelir, yerleşir, anlatılmak ister. Oturup cümle seçmek değil mesele, o hissi kaçırmadan yakalamak. Bazen bir çocuğun yürüyüşünü izlerken başlar yazı, bazen annenin bir cümlesinde kalırsın. Gözlerinin içine bakmadan söylenmiş bir “iyiyim”den masal olur mesela. Hiçbirini uydurmadım. Ama çoğunu da birebir yaşamadım. Yaşayabilirdim. Yaşasaydım böyle olurdu dedim. İçimde olan ama hiçbir yere oturmayan, bir kalıba girmeyen kırılgan anları kelimelere döktüm. Hem içimi açtım, hem de korudum. Biraz bendim, biraz sizdiniz, biraz hepimiz…
Yazarken çok düşündüm. Acaba bu kadar sade olmak fazla mı cesur? Bir cümlede bu kadar çok susmak doğru mu? Sonra sustuğum her şeyi yazıya bıraktım. Çünkü gerçek olan duyguların, çok söze ihtiyacı yok. Bir satırda kaldıysanız, belki de o satır aslında sizin cümlenizdi. Sadece........
© Haberton
