menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Barışın kapısını aralamak: Kürt açılımı üzerine

9 0
26.07.2025

Bir yanda faili meçhuller, göç ettirilen köyler, yasaklı diller; öte yanda patlayan bombalar, cenazeler, yürek yangınları… Herkesin hikâyesi ayrı, ama acının dili aynıydı. Ve işte bugün, yeniden bir kapı aralanıyor: Kürt açılımı. Bu adımı önemsiyorum, çünkü başka bir geleceğin mümkün olduğunu hatırlatıyor. Kürt meselesi, Osmanlı’nın son döneminden itibaren varlığını hissettiren; Cumhuriyet’in modernleşme hamleleriyle birlikte daha görünür hale gelen bir mesele.

Cumhuriyetin ilk yıllarında homojen bir ulus yaratma hedefiyle alınan sert tedbirler, farklı kimliklerin bastırılmasına yol açtı. Bu bastırma, sorunları çözmedi; tam tersine biriktirdi. 1980’lerde başlayan silahlı çatışma dönemi ise meselenin boyutunu bambaşka bir noktaya taşıdı. Binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca insan göç etmek zorunda kaldı. Bu süreç, sadece doğuda değil, batıda da derin yaralar açtı. Yalnızca Kürtler değil, Türkler de travmalar yaşadı. Asker cenazeleriyle sarsılan aileler, bir daha asla eskisi gibi olamayan kasabalar, kardeşin kardeşe yabancılaştığı mahalleler… İşte bu yüzden, bugün atılan her barış adımı yalnızca bir siyasi girişim değil; ortak bir vicdan sınavıdır.

Kürt açılımı dendiğinde çoğu kişinin aklına “politik reformlar” geliyor: Anadilde eğitim, kültürel haklar, yeni anayasal düzenlemeler… Bunların hepsi elbette önemli. Ama mesele bundan daha derin: Birbirimizi yeniden tanımak. Bu ülkenin çocukları birbirine yabancı büyüdü. Kürt çocuklar,........

© Haberton