menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yazar kahvaltısı…

9 0
30.08.2025

Boğaza nazır bir yerde bulunan anaokulunun bahçesinde, çimenler üzerine kurulan masalarda, envai çeşit kahvaltılıkların süslediği sofralar, bu kez içlerinde bendenizin de yer aldığı Habername yazarlarından İstanbul’da ikamet edenlerine ayrılmıştı dersek abartmış olmayız. Sabah saat 10.00-12.00 arasında gerçekleşeceği, Habernamenin aynı zamanda sahibi ve genel yayın yönetmeni olan Kemal Bozkurt Bey (gyy) tarafından, özel bir whatsapp grubu oluşturularak duyurulan, bu mutena toplantı, 27 Ağustos 2025 Çarşamba günü Çamlıca’da gerçekleşti.

Katılanların çoğunluğunun arkadaşlığı ve dostluğu; 30 yılı aşkın bir zamana dayanan, güzide şahıslardan oluşan topluluk, “Gönül ne kahve ister ne kahvehane/Gönül bir dost ister kahve bahane” mısralarında anlatıldığı gibi, kahvaltı esnasında da muhabbetten bir an bile geri kalmadılar denilse yeridir.

Mekana vardığımızda, ev sahibesi Dr. Belma ve Zeki Uysal’ın mütebessim simasıyla aydınlanan yüzümüz, dostları görmekle ayrıca göz aydınlığını da beraberinde getirmiş oldu. Zeynelabidin Bey ile uzun zamandır karşılaşıp sohbet etmemiştik. Kendisiyle ilk gençlik yıllarında tanıştığımız ve 1999 yılı Mahalli İdare Seçimlerinde, Ziya Gökalp mahallesinin bir semti olan Başakşehir 1. Etapta’ki komşuluğumuz esnasındaki muhtar adaylığı nedeniyle bir hayli renkli günlerimiz olmuştu.

Hatta, o tarihte pek de alışık olmadığımız muhtar adayı tanıtımını ilk yapan adaylardandı denilse yeridir. Orada iyi derecede Almanca bildiği yazılmıştı Zeynelabidin Beyin. Seçim koordinasyonunda görevli arkadaş, afişe şaka olsun diye böyle yazdı desem olacak iş değil. Adayımızın Almanca konuşmasını nasıl teyit edebiliriz diye düşünürken, mahalleden arkadaşımız R. Yıldız’a, konuyu bilip bilmediğini sorduğumda, “O işin kolayı var, işin aslını şimdi öğreniriz.”, dedikten sonra bu iki arkadaş en az Türkçe konuşma hızıyla Almanca telaffuz etmeye başlamazlar mı! Tabiatıyla bu esnada ben, türkü sözünde anlatıldığı gibi “dil bilmez Gürcü”ye döndüm. Meğer bizim arkadaşlar ortaokul/lise eğitiminin bir dönemine Almanya’da devam etmişler.

Neyse konuyu dağıtmadan ve Habername GYY’nin kahvaltıya dair en iyi yazıyı kim kaleme alırsa, ona “yıldızlı pekiyi” vereceğim diyen ilkokul öğretmeni edasıyla, o sabaha dair yazıları beklediğini bildiğimden acele etmem ve konuyu dağıtmamam lazım diyerek, Zeynelabidin Beyle ilgili hatıratımızın bu kadarlık kısmıyla iktifa edelim.

Ne diyorduk efendim, sayın GYY ile tanışıklığımız üniversite yıllarına dayanır. Kendisi öğrenciliğinde de şimdiki gibi pek renkli ve her konuyla ilgiliydi. Belki de o günkü adıyla Basın Yayın Yüksek Okulu, şimdiki ismiyle İletişim Fakültesi okuması gerekirken, ne hikmetse Fen Edebiyat Fakültesi Arab Dili bölümünde tedrisata başlamıştı. Her fakülteden arkadaşları olduğu gibi, belki de bir gün lazım olur diye olsa gerek Hukuk Fakültesi öğrencileriyle de muhabbetini hiç aksatmazdı.

O günkü kahvaltıda tanışıklığım en eski olan Recep Koçak bey idi. 1986 yılı Haziran ayında Ankara’da onlar fakülteden mezun olurken, biz de bir grup arkadaşlar 100 saatten oluşan üniversite hazırlık kursu için kalacak yer ararken, öğrenci yurdunda karşılaşmıştık. Sonraki dönemlerdeki görüşmelerde kendileri İslam Mecmuası Ankara temsilciliğinde görevliydi. Belki de İstanbul’da ikamet etmeme........

© Habername