menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türk Devlet Anlayışı ve Osmanlı-Türkmen Meselesi 1

29 1
25.10.2025

Amerika'da eğitim gördüğüm dönemde, fiziksel ve zeka olarak ileri seviyede olan Doğu Türkistanlı genç bir liseli kardeşimizle tanışmıştım. Ailece Japonya üzerinden Amerika'ya gelmişler. Okulunda derece yapmış başarılı bir öğrenciydi. Kendisine hedefini, ileride ne olmak istediğini sordum. Verdiği cevap, beni adeta ürpertmişti. Kendisinden ilgi duyduğu bir alanda, önemli bir mevki-pozisyon ismi beklerken O, Amerikan Ordusu'na katılmayı ve bir gün bu ordu bünyesinde Çin'e karşı savaşmayı istediğini söyledi.

Bir yandan empati yapıp bu intikam ateşinin sebebi olan çektikleri zulümleri ve işkenceleri anlamaya çalışıyordum, bir yandan da gözümün önüne Afganistanlı, Iraklı, Filistinli çocukları getiriyor ve bir türlü kabullenemiyordum. Müslüman bir Türk genci, nasıl olur da böyle bir hedef için benliğini, ruhunu hatta belki de ahiretini yakardı?

Anlaması ne kadar zor da olsa, bu "denize düşen yılana sarılır" kabilinden durum, bir çaresizliğin, yani gerçek-güçlü bir devlete sahip olamamanın çaresizliğiydi. Tıpkı Filistinli Muhammed, Suriyeli Aylan Bebek'in çaresizliği gibi! Tam da böylesine bir zamanda biz Türkler'in "Devlet neyimiz olur?" sorusunu bir kez daha kendisine sorması gerektiği düşüncesindeyim. Hele ki, "ben devletim için hiçbir şey yapmam. O benim için ne yapmış ki, ben onun için bir şey yapayım?" havasında bir gençlik türemişken.

Devlet Nedir?

Antik Yunan'da Platon'dan günümüze dek, devletin ne olduğu, nasıl olması gerektiği, gerekli olup olmadığı gibi sorular hep tartışılagelmiştir. Buna paralel pek çok tanımı ve türü ortaya çıkmıştır. Devlet kavramını en net şekliyle ifade eden tanım ise 1712-1778 yılları arasında yaşamış olan düşünür J. J. Rousseau'dan gelmiştir. Buna göre, belli bir yerde kurumsal olarak bir araya gelen insanların birlikte yaşama isteklerini öncülemeleri, bu amaçla bir sözleşme imzalayarak bazı hak ve özgürlüklerinden vazgeçerek tüm hak ve özgürlüklerini kanunlar ile genel iradeye-iktidara teslim etmeleridir.

Devlet teşekkülünün oluşabilmesi için, insan topluluğu, ülke-vatan, yasa-kanun ve iktidar-hükümet gibi dört ana unsur gerekir.

Devlet Çeşitleri

1) Egemenliğin dayandığı temele-kaynağa göre,

a) Teokratik (İlahi-dini) Devlet

b) Laik-Seküler (Dünyevi) Devlet

2) Yapısal özelliklerine göre,

a) Üniter (Merkezi-Tekli) Devlet

b) Federal (İçte bağımsız, dışta bağımlı) Devlet

c) Konfederal (Bağımlı) Devlet

3) Egemenliği kullanma yöntemine göre,

a) Monarşi (Tek ükümdar) Devleti

b) Aristokrat (Seçkin-Zengin Grup) Devlet

c) Demokrat (Halk) Devlet

d) Oligarşi (Güçlü Zümre) Devleti

e) Meşrutiyet (Hükümdar Meclis) Devleti

Çok geniş sahalarda, çok çeşitli kültürler ile temas eden Türkler, tıpkı çok farklı dinlere sahip oldukları gibi hemen hemen bu farklı devlet tarzlarının da tamamına yakınını farklı zamanlarda tecrübe etmişlerdir.

Bozkır Kültürü

Türk devletinin ve insanının karakteristik yapısını anlayabilmek için, Bozkır Kültürü'nü iyi kavramış olmak gerekir. Bozkır Kültürü kısaca, atınehlileştirilmesi ile at ve hayvan besiciliğine dayanan, savaşçı atlı çobanlardan müteşekkil bir kültür tipidir. Türkler, bu özelliği ile karnını doyurmak için toprağa bağlı normal bir köylü yaşam biçiminin aksine, her türlü doğa-iklim şartlarına ve düşman istilalarına karşı boyunduruk altına girmeyi........

© Habername