Eşitlik ve adalet arasındaki denge
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10. maddesi, kanun önünde herkesin eşit olduğunu belirtir.
Bu maddeye göre, devlet vatandaşları arasında din, dil, ırk, cinsiyet, mezhep veya sosyal statü gibi farklılıklar nedeniyle ayrımcılık yapmamalıdır.
Eşitlik, evrensel bir değerdir.
Bireylere eşit imkânlar sunmayan toplumlar, zamanla hınç, öfke ve tatminsizlik duygularıyla karşı karşıya kalır.
Her ne kadar hukuki anlamda eşitlik olsa da bireylerin doğuştan gelen farklı yeteneklere, fiziksel özelliklere ve ekonomik şartlara sahip olduğu bir gerçektir.
Kimimiz zengin, kimimiz yoksul, kimimiz sağlıklı, kimimiz engelli.
Ancak toplumsal olarak eşit haklara ve fırsatlara sahip olunduğunda, bireyler kendi potansiyellerini geliştirme imkânı bulur.
Gelir dağılımının dengesiz olduğu toplumlarda bazı insanlar oldukça iyi şartlarda yaşarken, bazıları temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanabilir.
Hukuken kadın ve erkek eşit haklara sahip gibi görünse de kadınların daha az fırsat bulduğu ve sosyal baskılara maruz kaldığı da gözlemlenmektedir.
Engelli bireyler için bazı yasal haklar mevcut olsa da şehir planlaması, ulaşım ve istihdam gibi alanlarda hâlâ yeterli eşitlik sağlanamamaktadır.
Eşitlik ve adalet arasındaki farkı da göz önünde bulundurmak gerekir.
Eşitlik, herkese aynı imkânları sunmaktır; ancak bu her zaman adil olmayabilir.
Adalet ise bireylerin........
© Habererk
