Beluçistan ve PKK: Farklı Yapılar, Benzer Yöntemler mi? Jeopolitik Bir Paralellik Analizi
Dünyada bazı ülkeler vardır; tarihsel birikimle, kültürel süreklilikle, yerli bir medeniyetin içinden doğar. Bazı ülkelerse masa başında, cetvelle, kodla, harflerle inşa edilir.
Pakistan, bu ikinci gruba giren sonradan kurulmuş, tarihi bir derinliği olmayan yapay bir devlettir.
İsmi bile bunu anlatıyor: Punjab, Afghania, Kashmir, Indus-Sindh ve Balochistan.
Bölge isimlerinin baş harflerinden uydurulmuş bir isim: P-A-K-İ-STAN.
Bir medeniyet adı değil; bir jeopolitik mühendislik ürünü.
1947’de İngiltere, Hindistan’dan çekilirken Müslüman nüfusun bir kısmını bu yeni yapının içine sıkıştırdı. Kurucu lider Muhammed Ali Cinnah, Hindistan’daki Müslümanları ayrı bir çatı altında toplamayı hedefledi. Ama bu çatının altında nefes almak herkes için mümkün olmadı.
Bugün, o harflerden biri artık o yapıya ait olmak istemiyor.
Beluçistan, Pakistan’dan bağımsızlık ilan etti ve Birleşmiş Milletler’e başvurdu.
Bu sıradan bir “ayrılıkçı hamle” değil.
Beluçların bu isyanı aniden doğmadı. 19. yüzyılda İngiliz sömürgeciliğine karşı direnen Kalat Hanlığı’nın devamı niteliğindeki bu halk, 1947’de Pakistan’a zorla dahil edildi. O tarihten bu yana ekonomik sömürü, kültürel asimilasyon ve siyasi dışlanma ile karşı karşıya kaldılar.
Gwadar Limanı gibi mega projeler, Çin'in “Kuşak ve Yol Girişimi”ne hizmet ederken Beluç halkına hiçbir........
© Habererk
