ABD’nin Yeni Güvenlik Stratejisinde Türkiye Nerede Duruyor?
Amerika Birleşik Devletleri’nin Kasım 2025 tarihli Ulusal Güvenlik Stratejisi, klasik bir dış politika metni değildir. Bu belge, müttefikleri rahatlatmak için yazılmış diplomatik bir broşür de değildir. Aksine; kimin yük taşıyacağına, kimin sahada olacağına ve kimin artık yalnız bırakılacağına dair sert bir güç muhasebesidir.
Bu metne Türkiye açısından bakıldığında ilk bakışta dikkat çeken şey şudur: Türkiye raporda uzun uzun anlatılmaz. Ne özel bir ülke dosyası vardır ne de ayrıntılı bir Türkiye bölümü. Ancak bu bir yok sayma değildir. Tam tersine, Türkiye’nin ABD açısından “dosya” değil, başlı başına bir denge unsuru olarak görüldiğinin işaretidir.
Raporda Türkiye’nin adı doğrudan yalnızca bir yerde geçmektedir: Suriye.
Suriye, “potansiyel bir sorun” olarak tanımlanmakta; ancak Amerikan, Arap, İsrail ve Türk desteğiyle istikrara kavuşturulabileceği ifade edilmektedir. Bu cümle son derece bilinçlidir. ABD, Suriye sahasında artık doğrudan askerî angajman istemediğini açıkça ortaya koyarken, bu yükü taşıyabilecek kapasitedeki bölgesel aktörleri işaret etmektedir.
Bu noktada Türkiye ne sorun kaynağı, ne de tali bir aktördür.
Türkiye, ABD’nin Orta Doğu’da çekilmeden kontrol etme stratejisinde zorunlu bir bölgesel ortaktır.
Raporun en bağlayıcı ve en sert bölümlerinden biri NATO başlığıdır. ABD, açık biçimde şunu söylemektedir:
“Artık kimsenin güvenliğini tek başımıza finanse etmeyeceğiz.”
Bu yaklaşım Türkiye’yi doğrudan ilgilendirmektedir. NATO üyesi ülkelerden savunma harcamalarını GSYH’lerinin %5’ine çıkarmaları beklenmektedir. Bu, bir temenni değil; yeni bir ittifak standardı olarak sunulmaktadır. Türkiye, NATO........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Waka Ikeda
Daniel Orenstein
John Nosta
Grant Arthur Gochin