“Terörsüz Türkiye” süreci, Silahlar sussun diye devlet mi değişiyor?
Türkiye’de son dönemde yeni bir “çözüm süreci” alelacele devreye sokuldu: “Terörsüz Türkiye.”
Kim karşı çıkabilir?
Kim “istemiyoruz” diyebilir?
Ülke adına “Terörsüz Türkiye” istememek vatana ihanetle eş olur!
Öyle de zaten. Terör bu ülkenin başına beladır.
İşte tam da bu yüzden tehlikeli.
Çünkü kimsenin itiraz edemeyeceği kadar masum görünen bu kavram, içeriği bilinmeyen, yöntemi gizlenen ve sonucu belirsiz bir sürecin örtüsü haline getirildi. Sokaktaki vatandaşa şu soru sorulduğunda net cevap yok: “Ne oluyor?”
Bu sonu görünmeyen belirsizliklerden dolayı ülkede hiç kimse “Terör bitecek” diye sevinemiyor bile!
Bir anda Meclis komisyonları konuşulmaya başlandı, İmralı yeniden siyasetin merkezine taşındı, “umut hakkı”, “yeni anayasa”, “toplumsal uzlaşı” gibi kavramlar dolaşıma sokuldu. Ama kimse açıkça şunu söylemiyor:
Bu sürecin sonunda Türkiye’ye ne olacak?
“Terörsüz Türkiye” söylemini, bölgedeki büyük planlardan bağımsız okumak ya nitelikli saflıktır ya da bilinçli körlüktür.
Büyük Ortadoğu Projesi denilen illet proje raflardan inmedi. Sadece adı değişti, yolu uzatıldı, dili yumuşatıldı.
Bugün Irak’ın kuzeyinde fiili bir yapı var.
Suriye’nin kuzeyinde PKK uzantısı SDG/PYD silahlı, düzenli, uluslararası meşruiyet arayışında.
İran’da potansiyel kırılma noktaları pusuda bekletiliyor.
Bütün bu hattın tam ortasında Türkiye duruyor.
Plan basit ama sinsi:
Kürt devleti Türkiye’de kurulmasın. Bedeli ağır olur.
Onun yerine sınırların hemen dışında kurulsun, meşruiyeti içeriden sağlansın.
Türkiye bu projede askeri hedef değil; siyasi taşıyıcı olarak kurgulanıyor.
Bu yüzden “taşıyıcı anne” metaforu tesadüf değil.
Bugün “terörsüzlük” adı altında açılan her anayasa başlığı, bölgedeki bu büyük haritanın Türkiye ayağıyla doğrudan bağlantılıdır.
“Misak-ı Milli” söylemini terösitbaşı Öcalan kendi hedeflerine amaç olarak çok kullandığından şimdilerde buna “Türk, Kürt, Arap” denilmeye başlandı.
Millet bunu ilk duyduğunda şaşırdı; “Türk, Kürt tamam da bu Arap nereden çıktı?” diye. Tam da bu düşünceden ortaya çıktı.
Son yıllarda Misak-ı Milli söyleminin neden bu kadar parlatıldığına dikkat etmek........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin