menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Suriye İle İlgili Bildiklerimiz Doğru Mu?

14 0
07.01.2025

Suriye tarihte bugünküyle birlikte Lübnan, Filistin, İsrail ve Kuzey Ürdün’ü de içeriyordu. Katolik Misyonerler 1800’lerin başlarında Osmanlı topraklarında yapılanmayı kararlaştırdıklarında Suriye’yi hedef bölge olarak seçtiler. Suriye merkeze uzaktı yani devlet kontrolü zayıftı. Osmanlı coğrafyasında Papayı dini lider olarak tanıyan Hıristiyanların kalabalık olduğu tek yer Suriye’ydi. Balkanlarda ve Anadolu’da Ortodokslar, Mısır’da Kıptiler ve Güney Doğu Anadolu’da Süryaniler yaşıyordu. Bu gruplarda misyonerlerden en az Müslümanlar kadar rahatsız olurlardı. Oysa Suriye’de böyle bir risk yoktu. Zira Maruniler Katolik’ti. Ayrıca Marunilere dini hizmet götürülmesi payitahtı da rahatsız etmezdi. İlaveten Suriye’de çok sayıda Hıristiyan Arap yaşıyordu.

Misyonerlerin amacı Müslümanları, Yahudileri ve sözde Hıristiyanlar olarak tanımladıkları Ortodoksları Katolik yapmak değildi. Zira daha önceki denemelerinde bunun mümkün olmadığını idrak etmişlerdi. Amaçları okullar, sağlık ocakları, hastaneler, üniversiteler, aşevleri ve yetimhaneler açarak halkın gönlünü kazanmaktı. Batı dostu kitleler oluşturmaktı. Özellikle Müslümanları dinlerinden uzaklaştırarak Batılılaştırmaktı.

Okulların ilk talebeleri Maruni, Arap Hıristiyan, Dürzi ve Nusayri ailelerin çocukları oldu. Osmanlının Tanzimat’tan sonra okullaşma çalışmalarına başlaması ve açılan mekteplerde eğitim dilinin Türkçe olması, varlıklı ve kültürlü Sünni ailelerinde misyoner okullarına yönelmesine yol açtı. Misyon faaliyetlerinin yasaklandığı Birinci Cihan Harbi başladığında, Suriye’de okula giden iki çocuktan biri Fransız okullarında eğitim görüyordu. 15 kolej, 54 ortaokul, 473 ilkokulda 50 binden fazla öğrenci okuyordu.

Bu okullara giden çocuklar ailelerinden ve kültürlerinden koptuğundan, dindar Sünniler bu okullardan daha doğrusu eğitimden uzak durdular. Ticaretle ve tarımla uğraşıyorlardı. Görece varlıklıydılar. Çocuklar babalarının işleri ile iştigal ederek rahat bir hayat sürebilirlerdi. Oysa dağlık bölgelerde yaşayan Nusayri gençler için eğitim sınıf atlamanın tek yoluydu.

Osmanlıda 19. Yüzyıla kadar Müslüman toplum homojendi. 19. Yüzyılda başlayan batılılaşma çalışmaları toplumun özellikle eğitimli ve şehirli kesimlerinin geleneksel değerlerden kopmasına yol açtı. Bu kopuş, Arapça-Türkçe rekabeti ve misyoner okulları nedeniyle Suriye’de her yerden fazla oldu. Zamanla Sünni ama seküler hayat tarzını........

© Habererk