menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Timur’un Satranç Tahtası 3. Bölüm

16 2
10.08.2025

Avrupa: Timur’un Satranç Tahtasında Bölünmüş Kareler

Timur’un 110 karelik satranç tahtası, küresel güçlerin dans ettiği bir arena. Avrupa, bu tahtada tarihsel birikimi ve ekonomik gücüyle bir kale gibi duruyor, ancak bu kale çatlaklarla sınanıyor. 2025’te, Rusya-Ukrayna çatışmasının gölgesi, Avrupa’yı enerji krizi, diplomatik bölünmeler ve milyonlarca mültecinin yüküyle test ediyor. Avrupa Birliği (AB), ortak bir vizyon sergilemeye çalışsa da, Almanya-Fransa ittifakı ile Macaristan gibi temkinli üyeler arasındaki gerilimler, birliğin sınırlarını zorluyor. Türk strateji geleneğinin “Birlik, gücün anahtarıdır” öğüdü ışığında, bu makale, Avrupa’nın jeopolitik, ekonomik ve insanî dinamiklerini derinlemesine inceliyor. Avrupa Komisyonu, OECD, SIPRI ve UNHCR verileriyle desteklenen bu çalışma, Avrupa’nın enerji bağımlılığı, diplomatik çatlaklar ve barış arayışını analiz ederek, yeni dünya düzeninde birliğin zorluklarını ve fırsatlarını ortaya koyuyor. Barış, tahtanın nihai zaferi olarak parlıyor.

Bölünmüş Bir Kale

Timur’un satrancında, her kare bir hikâye anlatır. Avrupa, bu 110 karelik tahtada, tarihsel birikimi ve ekonomik gücüyle bir kale gibi yükseliyor; ancak bu kale, içten ve dıştan gelen rüzgârlarla sarsılıyor. 2025’te, Rusya-Ukrayna çatışması, Avrupa’yı bir dönüm noktasına getirdi. Enerji krizi, sanayiyi ve hane halkını vuruyor; diplomatik uyumsuzluklar, AB’nin birliğini tehdit ediyor; mülteci akını, toplumsal dayanışmayı test ediyor. Türk strateji geleneği, “Birleşmeyen ordu, kendi kalesini yıkar” der. Avrupa, bu tahtada birliğini koruyabilecek mi, yoksa çatlaklar derinleşecek mi? Örneğin, AB’nin Ukrayna’ya desteği birleşik bir cephe mi sunuyor, yoksa Macaristan gibi üyelerin vetoları birliği mi gölgeliyor? [1]. Bu makale, Avrupa’nın enerji politikalarını, diplomatik manevralarını ve insanî yükünü derinlemesine inceleyerek, barışın yolunu arıyor.

Enerji Krizi: Tahtanın Soğuk Rüzgârları

Rusya-Ukrayna çatışması, Avrupa’nın enerji güvenliğini derinden sarstı. 2022’de, Avrupa’nın doğal gaz ihtiyacının @’ı Rusya’dan karşılanırken, 2025’te bu oran ’e geriledi [2]. Norveç’in gaz ihracatı, ABD’den gelen LNG ve yenilenebilir enerji projeleri (rüzgâr ve güneş enerjisi yatırımları) bu açığı kapatmaya çalışıyor. Ancak, enerji fiyatlarındaki artış, ekonomiyi ve toplumları zorluyor. Avrupa Komisyonu’na göre, 2024’te enerji maliyetleri, AB genelinde hane halkı bütçelerinin ’sini oluşturdu; bu, 2020’ye kıyasla P’lik bir sıçrama [3]. Örneğin, Almanya’da enerji yoğun sanayiler (çelik, kimya) üretim kesintileriyle karşı karşıya; Rotterdam’da bir fabrika işçisi, “Makineyi çalıştırıyoruz, ama elektrik faturası kârı yutuyor” diyor. Polonya’da, hane halkı enerji giderleri, asgari ücretin ’ini aşıyor [4]. Türk strateji geleneği, “Bağımsızlığın temeli, dayanıklılıktır” der. Avrupa, Rus enerjisinden kurtulurken, yeni bağımlılıklara mı sürükleniyor? Örneğin, ABD’den gelen LNG, Avrupa’nın enerji talebinin ’sini karşılıyor, ancak bu, uzun vadeli bir çözüm mü, yoksa yeni bir zincir mi? [5]. Yenilenebilir enerjiye geçiş, 2030 hedeflerinde hız kazansa da, altyapı yatırımları ve siyasi irade eksikliği bu süreci yavaşlatıyor. Bu soğuk rüzgârlar, sadece ekonomiyi değil, toplumsal dayanışmayı da tehdit ediyor; enerji krizi, Avrupa’nın tahtadaki en büyük........

© Habererk