Türk Devletleri-Avrupa Birliği Semerkand Zirvesi
4 Nisan tarihinde toplanan zirve çok karmaşık bir döneme denk geldi. Bu zamanlama, büyük güçlerle Türkistan devletlerinin ve büyük güçlerin kendi aralarındaki ilişkiler dikkate alındığında, içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Türk cumhuriyetleri kurulduklarından beri tam bağımsız olmaya yani Rus tahakkümünden kurtulmaya çalışıyorlar. Fakat bugün itibariyle, ciddi mesafe almışta olsalar bu hedeflerine ulaşabilmiş değiller.
Yani böyle bir zirve Moskova’ya bilgi vermeden düzenlenemez. Hele de Batı’yla yakınlaşan Ukrayna, Gürcistan ve Moldova’nın bölündüğü ve Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarını kaybettiği ortadayken. Öyle ki Türk devletlerinin hedefi tam bağımsızlıksa, kırmızı çizgileri, Rusya ile çok önemli konularda ters düşmemek.
Rusya, Ukrayna’da Batı ile savaşırken; ABD bu savaşı Rusya’ya taviz vererek sonlandırmayı ve AB sürdürmeyi savunurken, neden AB ile Türkistan devletlerinin yakınlaşmasını istesin ya da bu yakınlaşmaya göz yumsun? Özetle Türk devletleri böyle bir zirveyi Moskova’ya rağmen düzenleyemez. Moskova’nın bu zirveye sıcak bakması akla aykırı. Ama zirve düzenlendi. Hem de çok yüksek katılımla. Beş devlet başkanı, AB Konsey Başkanı, AB Komisyon Başkanı, yüzden fazla bakan ve uluslararası finans kuruluşlarının üst düzey yöneticileri bütün oturumlarda hazır bulundular.
Kaldı ki AB’de Rusya ile savaşıyorken yani Rusya’ya rağmen düzenlenecek bir zirvenin akim kalacağını bilir. Bütün bu olmazlara rağmen zirve toplandı. İlaveten Türkistan devletleriyle AB’nin stratejik ortak olduklarının deklare edildiği anlaşma imzalandı.
Dikkatli okurlarım ‘’Zirvenin kararı yıllar öncesinden verilmiştir. O tarihlerde konjonktür farklıydı’’ diyeceklerdir. Zirve bu nedenle toplanmış yani çok önceden programlandığı için toplanmış olsaydı yasak savma kabilinden olurdu. Ne bu kadar üst düzey katılım olurdu ne de hepsi birbirinden hayati kararlar alınırdı. Zirvenin bütün........
© Habererk
