Eşit Yurttaşlık: Bölücülük değil, Cumhuriyetin ta kendisi
“Eşit yurttaşlık” dediğinizde bazıları irkilip geri sıçrıyor. Sanki ağzınızdan çıkan kelime Anayasa’dan değil de Kandil’den fırlamış gibi… Hemen etiket hazır: PKK söylemi, AB dayatması, ABD projesi. Oysa gerçek çok daha basit ve çok daha rahatsız edici.
Eşit yurttaşlık; bu ülkenin tapusunu elinde tutan azınlıkla, bu ülkenin yükünü sırtlayan çoğunluk arasındaki uçuruma itiraz etmektir.
Gelir adaleti demektir.
Vergi adaleti demektir.
Eğitimde fırsat eşitliği demektir.
Sağlıkta paraya göre değil, insana göre muamele demektir.
Hukukun, saraya mesafeye göre değil, suça göre işlemesi demektir.
İmtiyaz – Yurttaş Ayrımı
Şimdi soralım.
Ankara’daki milletvekiline tanınan imkânlar; kasap Mehmet’e, köylü Ökkeş’e, bakkal Ahmet’e tanınıyor mu?
Vergi affı, teşvik, ihale ve kredi muslukları “bazı zengin takımı” için sonuna kadar açıkken; esnaf Ali’ye, şoför Mustafa’ya, seyyar satıcı Orhan’a aynı adalet gösteriliyor mu?
Bugün “hukuk devleti” denilen şey gerçekten herkes için mi işliyor?
Yoksa iktidara yakınsan masum, uzaksan şüpheli; biat ediyorsan haklı, etmiyorsan suçlu mu oluyorsun?
Eğitim ve Sağlıkta Gerçeklik
Eğitim meselesine bakalım.
Parası olmayan çocuğun gerçekten eşit şansı var mı?
Zenginin çocuğunun gittiği ultra lüks kolejler, yurt dışı imkanları, özel ders orduları; garip gurabanın çocuğuna açık mı?
Hani eğitimde eşitlikti?
Sağlık desen…
Fakir bir vatandaş hasta olmaya görsün.
Özel hastane kapıları yüzüne kapanır, devlet hastanesinde sıra, torpil ve zamanla sınanır.
Paran varsa “geçmiş olsun”,........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
John Nosta
Daniel Orenstein