menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Fener’in gölgesindeki karanlık oyun

27 23
friday

Dimitrios Arhondonis…

1940 yılında Gökçeada’nın Zeytinli Köyü’nde, “Kahveci Hristo” ile eşi “Meropi”nin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi.

Çocukluğu, kahve ocağında çay taşımakla, papazın peşinde çanta tutmakla geçti.

Zekiydi, çalışkandı; öğretmenleri “Bu çocuk yüz akımız olacak” derdi.

Zoğrafyon Lisesi’nden sonra Heybeliada Ruhban Okulu’na kayıt yaptırdı.

Hocası ve hamisi, Patrikhane'yi “siyasi bir odak” haline getiren Patrik Athenagoras’tı.

İşte bu bilinçle Ruhban Okulu'ndan “birincilikle” mezun olduktan sonra diplomasını, “kin kapısı”nın önünde aldı.

Oradan İtalya’ya giderek din hukuku doktorasını tamamladı.

Dönüşte patrikhanenin yazı işleri müdürlüğüne getirildi. 1973’te Philadelphia (Alaşehir-Manisa) Metropoliti göreviyle, başpiskoposluğa atandı.

Fener Rum Patriği I. Dimitrios’un kalp krizinden vefat etmesi üzerinde, 1991’de, vatandaşlıktan çıkarıldığı için kanunlara göre patrik olamayan ABD ve Avrupa destekli Başpiskopos Yakovas’ı ekarte ederek 270’inci Patrik oldu.

Düzenlenen görkemli törende dönemin ABD Başbakanı George Bush’un ağabeyi William Bush konuklar arasındaki yerini alırken, Yunanistan Başbakanı Konstantin Mitsotakis ise yeni patriği “elini öperek” kutladı.

Başta sadece “dini bir kariyer” olarak görülen bu yükseliş, daha büyük bir oyunun parçası gibi duruyordu.

Zira!..

Kahve kokusuyla başlayan bu siyasi masaldan, buram buram entrika kokuları yükseliyordu.

Bunun bir göstergesi olarak da Fatih’in gemilerini karadan yürütüp İstanbul’u fethettiği Haliç’te ilginç bir uygulama başlatacaktı.

Hiçbir yerde olmadığı halde Haç’ın düştüğü Haliç’in soğuk sularında, sözde dini bir ritüel görünümünde “denizden haç çıkarma” seremonisi başlattı.

Bu düpedüz, “Haliç’te kaybettik, Haliç’te kazacağız” mesajıydı..

Lozan Antlaşması’na göre, Patrikhane sadece Türkiye’deki birkaç bin Rum’un dini ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü olduğu için bu dar kalıp, Gökçeadalı Dimitrios’u mutlu etmiyordu.

Belli ki “Ekümenik” sıfatına sarılıp Fener’i bir nevi “Ortodoks Vatikan’ı” yapma hayali kuruyordu.

Bu yüzden göreve gelir gelmez “başdöndürücü” bir ziyaret trafiği başlattı.

Mısır'dan Yunanistan'a, Gürcistan'dan Etiyopya'ya, İsrail'den Japonya'ya, Norveç'ten Kore'ye, Gürcistan'dan Finlandiya'ya, İsveç'ten Romanya'ya, Almanya'dan Belçika'ya kadar sanki bir “dünya lideri” edasıyla dolaşıp duruyordu.

Neredeyse Türkiye Dışişleri Bakanı'ndan daha çok........

© Haber7