menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çocuğunuzun öğretmeni kim?

27 23
18.03.2025

Birçok yazımızda öğretmenlerimizin yaşadıkları sıkıntılara vurgu yaptık…

“Mecburi” eğitimin süresinin 12 yıla çıkartılmasından, koca koca gençlerimizin okula gitmeye mecbur edilmesinden kaynaklanan “sorunlara” özellikle dikkat çektik.

Camianın sıkıntılarını gündemimize almamızdan dolayı öğretmen okuyucularımızın sayısı hayli arttı.

Onlarla yazışıyor, buluşuyor, dertleşiyoruz.

Konuştuğumuz öğretmenlerin neredeyse tamamı mesleklerinde hayli tecrübeli isimler.

Onlara “yeni nesil” öğretmenler hakkında neler düşündüklerini sorduğumuzda, uzun yıllar boyunca il milli eğitim müdürü olarak görev yapmış Mustafa Altınsoy’un “Nasıl bir eğitim?” adlı kitabına da yansıyan eleştirileri, tespitleri işitiyoruz.

Diyorlar ki…

“Yeni gelen öğretmenlerimizin çoğu doğru dürüst kitap okumuyor.

Sosyal medyada çok vakit geçiriyor, teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyorlar ama çocuklarla, aileleriyle sağlıklı iletişim kurabilecek durumda değiller.

Kayda değer hayat hikâyeleri yok.

Özgüven problemleri var.

Yeni öğretmenlerin önemli bir bölümünde hemen vazgeçme, zorluklarla mücadele etmeme eğilimi ağır basıyor.

Sorun çözme becerileri sınırlı olduğundan sınıfta hâkimiyet sağlamaları zorlaşıyor.

Öğrencinin karşısına geçirdiğimiz öğretmenin de öğretmene ihtiyacı var aslında.

Birçokları otuz yaşına gelmiş, aile kurma sorumluluğunu almak istemiyor.

Epeyce bir bölümü, ülkenin ve görev yaptıkları yerin sosyolojisini bilmediğinden bocalıyor.

Maalesef bu sıkıntıyı aşmak için çaba da göstermiyor.

Bulundukları yerin ‘sosyal hayatına’ uyum sağlamak yerine ‘Sosyal hayat yok!’ diyerek eleştiriyorlar.

Anadolu kasabalarına yeni gelen öğretmenlerin çoğu, hayatlarında ilk defa bahçede domates, biber; dalında meyve, bağında üzüm görüyor.

Bunlar karşımızda duran gerçekler…

Yeni öğretmenlerin işlerinin çok daha zor olduğunu da hemen belirtmemiz gerekiyor.

Bizim zamanımızda öğretmene güven ve teslimiyet vardı.

Öğrenci öğretmenine kolay kolay saygısızlıkta bulunamazdı.

Böyle bir yanlışa düştüğü takdirde hem ailesini hem de okul idaresini karşısında bulurdu.

Günümüzde sosyal medyanın da etkisiyle öğrencilerin yok saydığı bir öğretmen profili ortaya çıktı.

Öğretmenleriyle dalga geçen, dersi kaynatan, arkadaşlarını........

© Haber7