Özel üslupsuzluk
Demokratik sistemlerde siyasal muhalefet, yalnızca iktidarı denetleyen değil; aynı zamanda toplumla kurumlar arasında güven ilişkisini güçlendiren, anayasal mekanizmaları destekleyen ve uluslararası kamuoyunda ülkesinin meşru temsiline katkı sunan bir aktördür.
Ne var ki Türkiye'de ana muhalefet partisi lideri Özgür Özel’in söylem stratejisi, bu normatif çerçeveyle ciddi bir çelişki içerisindedir.
Özellikle yargı süreçlerine karşı geliştirdiği toptancı ret söylemi, siyasal dili radikalleştiren üslup tercihleri ve Türkiye’nin dış politikasına aykırı biçimde ülkesini uluslararası zeminde hedef alan açıklamaları, muhalefet adına yürütülen siyasetin meşruiyetini sorgulatır hâle gelmiştir.
Son dönemde yerel yönetimlere yönelik yolsuzluk iddialarının soruşturulması ve yargı süreçlerinin, delil, ifade, teknik takip ve etkin pişmanlık gibi ciddi unsurlarla desteklenmesine rağmen ana muhalefet partisi tarafından peşinen “kumpas” ve “yargı darbesi” şeklinde tanımlanması, demokratik hukuk sistemine yönelik yapıcı bir eleştiriden çok, siyasal meşruiyeti dışlayan bir direniş stratejisine işaret etmektedir.
Bu söylem biçimi, yalnızca belirli bir davaya değil, yargı erkinin bütününe yönelik güven aşındırıcı bir kampanya niteliği taşımaktadır.
Bu durum, muhalefetin kamusal sorumluluğunu yerine getirmesini engellediği gibi, hesap verebilirlik ilkesini de etkisizleştirmektedir.
Bir siyasal kimlikli kişinin konusu suç olan olaylar husule gelmişse hesap vermesini ya da yerel yöneticinin yargılanabilirliğini reddetmek, demokratik eşitlik prensibine aykırıdır.
Özgür Özel’in kullandığı dil, çoğu zaman yargı süreçlerinin içeriğinden kopuk şekilde, tamamen duygusal reflekslerle kamuoyu oluşturma çabasına dayanmaktadır. Bu çabalar, hukuk devleti ilkesi ile demokratik muhalefet anlayışı arasında bir gerilim üretmektedir.
Özgür Özel’in hükümet üyelerine, bakanlara ve kamu görevlilerine yönelik argo, hakaret içeren ifadelerle bezenmiş konuşmaları, yalnızca siyasi muhataplarını değil, kamu yönetimi sistemini temsil eden kurumları da hedef alır hâle gelmiştir. Bu söylem, siyasal eleştiriyi meşru sınırların dışına taşır ve toplumsal kutuplaşmayı........
© Haber7
