AK Parti ve Türkiye’nin 23 yıllık siyasal ve sosyoekonomik dönüşümü
3 Kasım 2002 seçimleri, Türkiye’nin siyasal sisteminde yapısal bir dönüşümün başlangıcı olarak değerlendirilmelidir. Bu tarih, yalnızca bir iktidar değişimini değil, aynı zamanda devletin yönetim anlayışı, ekonomik model, dış politika yönelimi ve toplumsal yapıda köklü bir değişimin miladını temsil etmiştir.
Bu dönemde inşa edilen siyasal istikrar, ekonomik büyüme dinamikleri, yönetişim reformları, teknolojik ilerlemeler ve küresel konumlanma stratejileri, Türkiye’nin modernleşme tarihinde kendine özgü bir dönemi ifade etmektedir.
2002 sonrası dönemin belirgin özelliği, güçlü bir yürütme otoritesi ile seçmen desteğine dayalı meşruiyetin süreklilik kazanması olmuştur. Siyasal istikrar, 1990’lı yılların koalisyon krizleriyle şekillenen kırılgan yönetim modelinden farklı olarak, karar alma süreçlerinde etkinlik ve süreklilik sağlamıştır.
AK Parti’nin iktidara gelişi, uzun yıllar süren koalisyon hükümetlerinin ardından yürütme gücünün görünürleştiği, seçmen iradesinin siyasete yön verdiği bir dönemi başlatmıştır. 2000’li yılların başında demokratik meşruiyet ile icra kapasitesi arasındaki ilişki yeniden tanımlanmış; siyasal otorite, ilk kez uzun vadeli bir toplumsal meşruiyet tabanına dayanmıştır.
Bu dönemin en belirgin özelliklerinden biri, demokratik süreçlerin sadece seçimlerle değil, vesayet mekanizmalarının çözülmesiyle de derinleşmesidir. Cumhuriyet tarihi boyunca siyasal sistem üzerinde etkili olan askerî ve bürokratik vesayet, 2000’li yıllarda sistematik biçimde geriletilmiştir.
2007’deki e-muhtıra girişimi, 2008’de açılan kapatma davası ve 2013 sonrası dönemde ortaya çıkan yargı merkezli bürokratik müdahale teşebbüsleri, demokratik sistemin “seçilmiş iktidar” ile “atanmış otorite” arasındaki tarihsel gerilimini görünür kılmıştır. Bu süreçte siyasal iktidar, sivil siyasetin kurumsallaşması adına vesayet odaklarına karşı kararlı bir tutum sergilemiş; demokratik temsilin önceliği, siyasal sistemin ana ilkesi haline gelmiştir.
Bu mücadelelerin doruk noktası, 15 Temmuz 2016’daki askerî darbe girişimi olmuştur. FETÖ yapılanmasının gerçekleştirmeye çalıştığı bu kalkışma, yalnızca iktidarı değil, Türkiye’nin demokratik düzenini hedef almıştır. Ancak halkın doğrudan müdahalesi, siyasal partilerin ortak tavrı ve kurumların direnç kapasitesiyle girişim başarısızlığa uğramıştır. Bu olay, Türkiye’nin demokratik olgunluk düzeyinin........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein