menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Hayye Ale’l-Felâh"

13 1
04.07.2025

İletişim tarihi rehinci dükkânı gibi. Karşınıza ne zaman ne çıkaracağı belli olmuyor. Yazının başlığı, İttihat ve Terakki'nin propaganda broşürüne ait*. 1910 yılında, Abdülhamid'in tahttan indirildiği fakat İttihatçıların mutlak iktidarı elde edemediği bir dönemde yayınlanmış. Nasıl İttihatçı olunur onu anlatıyor. İttihatçılar 1913 darbesiyle muradına erdi ve çok değil, 5 yıl sonra, Hayye Ale’l-Felâh'ın aslında Hayye Ale’l-Hüsran olduğu anlaşıldı. Hem de çok acı bir biçimde, telafisi mümkün olmayan bir şekilde. Mondros'tan Sevr'e uzanan süreçte makyajı tamamen dökülmüş, gerçek kimliği ortaya çıkmıştı. Osmanlı coğrafyası hâlâ istikrarsız, yarı sömürge vaziyette veya kanlar içinde.

Propaganda böyle bir şey. Beyin yıkama, zihinsel işgal, sistematik telkin, güdümlü hale getirme, manipülasyon, sansür, yalan, sahtelik… Özetle bilinç kontrolüne yönelik tüm müdahaleleri kapsıyor. İşini görene kadar. Sonrasına dair bir fikri yok. Sizi kaderinizle baş başa bırakıyor.

Hayye Ale’l-Felâh: Ezanda her gün beş vakit yükselen bu çağrı, özünde sadece manevi bir daveti değil, topyekûn bir kurtuluş rotasının izlerini de barındırıyor. Belli ki istismar edilmiş, bu başlık rast gele seçilmiş olamaz. Çağrının kendisi çok değerli. Ezanın Türkçe okutulduğu zamanlarda felah kelimesini Türkçeye çevirmeye kıyamamışlar?! Ya da "Haydi Kurtuluşa"........

© Haber7