menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye düşmanları ‘tasfiye’ sürecinden rahatsız!..

10 9
06.03.2025

Abdullah Öcalan’ın PKK’nın feshine dair çağrısının üzerinden tam bir hafta geçti.

Bölgede doğup büyümüş bir kalem erbabı olarak 47 yıldır devam etmekte olan süreci tüm ayrıntılarıyla başından itibaren değerlendirme imkânım oldu.

PKK, başlangıçta birçok ‘Kürtçü’ örgütten birisiydi ve bidayette sadece ‘Apoculuk’ diye bilinirdi.

Örgüt, hiç şüphesiz ki, başta ABD olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin ve İsrail’in desteği ile diğer yapılanmalardan çok daha büyük bir hızla büyüdü.

12 Eylül darbesinden sonra da bahsini ettiğim tüm Kürtçü örgütler tasfiye olurken bu yapı 12 Eylül yönetiminin sistematik çabalarıyla PKK olarak bilinir hale geldi…

Evet, yanlış okumdanız…

Bölgede herkesin ‘Apoculuk’ olarak bildiği bu örgütün PKK olarak tanınmasında 12 Eylül cuntasının ciddi çabası oldu.

Duvarlara yapıştırılan ‘Hain PKK’ afişleri ve uçaklardan atılan broşürlerde örgütün bölücülüğüne vurgu yapılıyordu lakin bu sözde olumsuz tanımlamalar aynı zamanda ve ilginç bir şekilde propaganda işlevi de görüyordu.

‘Reklamın kötüsü olmaz’ yaklaşımını haklı çıkaran bu sözde antipropaganda, sonuçta PKK’yı bölgede söz sahibi yapar bir mahiyet kazanmıştı.

90’lı yıllar, örgütün serpilip büyüdüğü süreci kapsıyordu.

Sistemin o günkü muktedirleri, PKK gerekçesiyle bölge halkına adeta nefes aldırmayacak işler yapıyor, bu olumsuz çabalar da örgütün büyütülmesinden başka bir işe yaramıyordu.

Sözgelimi, Kürtçe konuştu diye genç insanlar içeriye alınıyor, sorgusuz sualsiz geçen birkaç ayın sonunda dışarı çıktıklarında kendilerini dağda buluyorlardı.

Hapishaneler ve nezarethaneler adeta örgüte eleman yetiştiren akademilere dönüşmüştü.

Bu trajediye dair sayısını şimdi hatırlayamadığım birçok yazı yazdım.

Hepsinde de bu tuzağa dikkat çektim ve eli kanlı örgütle birlikte bu yapının da sorunun ana kaynağı olduğuna işaret ettim.

Sonuçta PKK’yı, “dinsiz, imansız, ateist, bölücü ve terörist” bir örgüt olarak tanımladığım için bu örgüt mensuplarınca, ‘düşman’ ve hatta ‘işbirlikçi’, sistem eleştirisi yaptığım için de ulusalcı ve Kemalistler tarafından ‘öteki’ ilan edildim…

Evet, hikâyenin arka planı hem çok karanlık hem de kapsadığı süre bakımından bir hayli uzun.

Meseleyi hatırlatma sadedinde yaptığım bu analiz, bundan sonrasında yaşanacak gelişmelere dair serdedeceğim değerlendirmeye ışık tutma maksatlıydı…

Bu nedenle........

© Haber7