Türkiye’nin karşılıklı bağımlılık ve ulusal güvenlik stratejileri
Dünya sisteminin günümüzdeki işleyişini doğru kavramak her devlet için hayati öneme sahip. Gidişatı okuyamayan devlet adamları uluslararası ilişkilerde stratejik üstünlüğü yakalayamaz, yakalasa da uzun süre devam ettiremez.
Günümüzde dünya sisteminin çok kutuplu hale geldiği gözlemleniyor. Bu nedenle kutuplaşmanın dinamiklerini tespit gerekli. Uluslararası politika bugün giderek daha fazla merkezi bir ikilemle tanımlanıyor. Bu bağlamda devletlerin karmaşık karşılıklı bağımlılık ve güvenlik rekabeti arasındaki gerginlikleri nasıl yönettiğini ayırt etmek ve tanımlamak gerekiyor.
Uluslararası ilişkilere ilk bakışta yapılacak tespit şu: Hiçbir devlet karşılıklı bağımlılık (ve bununla birlikte gelen refah, yenilik) ve ulusal güvenlik çıkarları arasında seçim yapmak istemiyor.
Ancak ülkeler, özellikle ulusal güvenlik endişeleri önem kazandıkça, bazı seçimlerin yapılması gerektiğini görüyor. Bu, Çin'in yükselişiyle Asya'da başladı ve hemen ardından Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinin ardından Avrupa’da da baş gösterdi.
Asya artık bu dinamiklerin gelişim potası. Bu politika seçimlerinin nasıl ve ne şekilde biçimleneceği meselesi, önümüzdeki yıllarda Asya'yı ve dünyayı şekillendirecek.
KARŞILIKLI BAĞIMLILIK VE GÜVENLİK REKABETİ
Bu karşılıklı bağımlılık ve güvenlik rekabeti ikilemin kökenleri soğuk savaş döneminin bitmesine ve küreselleşmenin başlamasına, yani birkaç on yıl öncesine dayanıyor. 1990'lardaki küreselleşme, dünya genelinde ülkeler arasındaki çok daha yüksek ticaret, yatırım ve finansal bağlantı seviyeleriyle tanımlanıyordu.
Küreselleşme demek, kalkınma, teknolojik gelişme, yenilik, dış ticaretin büyümesi, refah ve karşılıklı bağımlılık demekti. Çin bunun merkezindeydi. Ülke, 2010 yılında Japonya'yı geride bırakarak ikinci büyük ekonomi haline geldi.
Çin, ekonomisinin büyümesiyle ABD, Avrupa ve çoğu Asya ekonomisinin en önemli ticaret ortağı oldu. Çin aynı zamanda küresel üretimin merkezi olarak ortaya çıktı ve bu da ulus ötesi tedarik zincirlerinin gelişmesini sağlayarak ülkeleri birbirine daha fazla bağladı ve yeni bir ‘küresel refah dönemi’ni başlattı.
Çoğu Asya ekonomisi için, 1990'larda ve........
© Haber7
