Türkiye’nin Asya stratejisi
Türkiye, bir yandan Rusya Ukrayna Savaşı’nı bitirmek için İstanbul’da diplomasi masasını kurarken; bir yandan da Pakistan Hindistan Savaşı’nı büyümeden önleyebiliyor. Irak, Suriye ve Filistin’de etkin politikalar üreten, Asya’da güçlenen Türkiye, Avrupa’da da ağırlığını artırıyor. Bunun bir açıklaması var.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından inşa edilen, 1991’de Sovyetler’in yıkılmasıyla kendi içinde ciddi dönüşüm geçiren küresel düzen, bir kez daha yol ayrımında. Savaşın ardından özellikle askeri meselelerde neredeyse tamamen ABD’nin güdümüne giren Avrupa, karşılıklı bağımlılık ve güvenlik ikileminde bugün gelinen noktada kısaca kendi kendine yetebilmeyi hedefliyor. Rusya Ukrayna Savaşı, Avrupa’yı bağımlılık güvenlik ikilemine soktu..
Avrupa, 20. yüzyılın ikinci yarısında, 1950 -2000 arasında, hem Soğuk Savaş'tan önce hem de sonra) jeopolitiğin merkezi haline gelmişti; ABD ve Avrupa 21. yüzyılda Asya’nın hızla sözkonusu rolü üstlenmesini engelleyemiyor. Çünkü Türkiye’nin temsil ettiği kadim dünyaya, yani üç kıtaya, Asya, Avrupa ve Afrika’ya yayılmış durumdaki İslam milleti, ihtişamla tarih sahnesine yeniden dönüyor.
TÜRKİYE ÜÇ KITADA
Türkiye, son yarım asırda güvenlikte kendine yetebilme hedefine yönelik çabalarda aldığı mesafeyle Avrupa’da fark atıyor. Asya ve Afrika’daki İslam milletini arkasına alarak güçlenen Türkiye, Avrupa’da daha aktif olmaktadır.
Asya ve Afrika’da sağlanan İslam birliği, Türkiye’yi güçlendirip Avrupa’da büyük aktör haline getiriyor. Türkiye üç kıtada İslam birliğiyle ağırlığını her geçen gün artırıyor..
İslam milletinin büyük aktör olduğu Asya, günümüzde dünyanın büyük ekonomilerine ev sahipliği yapıyor. Küresel ekonominin üçte ikisini yönetiyor. Türkiye de dahil birçok Asya ülkesi ve ekonomisi, bugün inovasyonu........
© Haber7
